BRÜKSEL
Avrupa Birliği’nin 1998 yılından beri her yıl yayımladığı, aday ve müzakere eden ülkelere ilişkin İlerleme Raporları sonrası İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) da her yıl olduğu gibi bu yıl da “değerlendirme notu” hazırladı.
Bir dönem Brüksel’de görev yapan şimdiki İKV Başkanı Prof. Dr. Halûk Kabaalioğlu ve 22 yıldır aralıksız Brüksel’de bulunan İKV Brüksel Temsilcisi Haluk Nuray, AB’yi en iyi anlayan ve analiz eden isimlerin başında geliyorlar.
Bu iki ismin hazırladığı ''İlerleme Raporu'na ilişkin temel bulgular'' başlıklı değerlendirme notunda, “Raporda Türkiye’de reform sürecinin desteklenmesi için katılım müzakereleri sürecinin en uygun çerçeve olmaya devam ettiği ve müzakerelerin yeniden hız kazanması gerektiği ifade ediliyor. Bu minvalde 22’nci fasıl olan bölgesel politika ve yapısal araçların koordinasyonu faslının açılmasının 3 yıldan fazla bir süredir devam eden tıkanıklığın aşılmasında önemli bir adım olacağı vurgulanıyor” değerlendirmesi yapıldı.
AB Komisyonu Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle, İlerleme Raporları’nı açıkladığı toplantıda, AB’nin genişleme politikasında üzerinde durduğu en önemli unsurları olarak şu noktaları işaret etti:
1-AB’ye aday ülkelerde, hukukun üstünlüğünün, idari kapasitenin artırılması ve köklü ve geri dönülemez biçimde reformların devam etmesine yönelik siyasi iradenin varlığı temelinde sağlanması.
2-AB’nin son yıllarda geliştirdiği yeni ekonomik yönetişim modeline aday ülkelerin de uyum sağlaması.
3-Yapıcı bir muhalefet, güçlü bir sivil toplum ve etkili bir parlamento temelinde demokrasiyi güvence altına alan kurumların güçlendirilmesi.
4-İfade, basın ve örgütlenme özgürlüğü başta olmak üzere temel hakların güvence altına alınması.
5-Aday ülkeler arasında ikili sorunların çözüme kavuşturulması.
İKV’nin değerlendirmesinde İlerleme Raporu’nun özeti şu şekilde çıkartıldı: “2013 İlerleme Raporu ılımlı bir tonda Türkiye’nin yol haritasını çiziyor: Bir nirengi noktası olarak AB’ye ihtiyaç devam ediyor. 2013 İlerleme Raporu’nda AB hukukun üstünlüğü, temel haklar ve demokratik süreçlere sivil toplumun katılımı üzerinde duruyor. AB’nin dönüştürücü gücü Türkiye’de köklü ve sürdürülebilir demokrasiyi gerektiriyor. Türkiye’de siyasi reformların devamı için ‘aktif bir sivil toplum’un rolü öne çıkıyor. AB Türkiye’de vatandaşlar için özgürlük, demokrasi ve adaletin geliştirilmesini talep ediyor. AB’nin Türkiye için referans noktası olmaya devam etmesi için iki tarafın da üzerine düşenler var.
AB’nin, Bulgaristan ve Romanya’nın üye olmasından sonra yargı ve temel haklar alanında sorunlar yaşamasından yola çıkarak, aday ülkeler ile müzakere sürecinin başında yargı ve temel haklar ile adalet özgürlük ve eşitlik başlıklarının açılması yaklaşımını dikkate alınca, bu tespit Türkiye ile müzakerelerde yargı ve temel haklar başlığının yakın gelecekte açılmasına yönelik olarak yorumlanabilir” denildi.
İKV’nin İlerleme Raporu’nu ‘anlama kılavuzu’ notunda, “Daha önceki raporlarda da belirttiğimiz gibi raporun önemli eksikliği müzakere sürecinin hedefinin tam üyelik olduğunun vurgulanmaması, gümrük birliği, STA’lar, vize sorunu gibi Türkiye açısından sorun oluşturan konulara değinmemesi ve sürecin hızla devamına yönelik bir perspektif sunmamasıdır. Bundan sonra yapılması gereken, Türkiye’nin bu raporun içeriğini ciddiyetle inceleyerek, eksiklikleri gidermek için çaba sarf etmesi ve halihazırda 8 yılı bulan katılım sürecinin makul bir zaman içinde nihai hedefe yönelik olarak ilerlemesini sağlayacak gerekli adımları atması olacaktır” değerlendirmesi yapılıyor.