Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Merkez Bankası bünyesindeki Bankalararası Para Piyasası ve Borsa İstanbul Repo–Ters Repo Pazarlarında uygulanmakta olan faiz oranları ile bir hafta vadeli repo ihale faiz oranını aşağıdaki gibi belirledi.
a) Gecelik faiz ile marjinal fonlama oranı yüzde 12’den yüzde 11,25’e, açık piyasa işlemleri çerçevesinde piyasa yapıcısı bankalara repo işlemleri yoluyla tanınan borçlanma imkanı faiz oranı yüzde 11,5’ten yüzde 10,75’e indirilmiş, alt limiti oluşturan Merkez Bankasının kendisinin borçlanma faiz oranı ise yüzde 7,5 düzeyinde sabit tutulmuştur.
Yüzde 11.25 değerine inen faiz likidite zorlanan az sayıda bankanın az miktarda kullandığı bir faizdir. Bu düşünce de bankaların az bir kısmının finnasman maliyetini azaltır.
b) Bankaların borçlanmasında en yüksek oranda kullanılan bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı da yüzde 8,25 düzeyinde sabit tutulmuştur. Bankaların faiz maliyetini esas belirleyen faiz, bu faizdir.
c) Geç Likidite Penceresi uygulaması çerçevesinde, Bankalararası Para Piyasası’nda saat 16.00–17.00 arası gecelik vadede uygulanan Merkez Bankası borçlanma faiz oranı yüzde 0 oranında sabit tutulmuş, borç verme faiz oranı yüzde 13,5’ten yüzde 12,75’e indirilmiştir.
Gelişmeleri beklemek zorunda
Merkez Bankası’nın değerlendirme özetine göre sıkı para politikası duruşunun ve alınan makroihtiyati önlemlerin etkisiyle kredi büyüme hızları makul düzeylerde seyretmektedir. Bu gelişmelerle uyumlu olarak yurt içi özel kesim nihai talebi de ılımlı bir eğilim sergilemektedir. 2013 ortasından bu yana gerçekleşen birikimli döviz kuru gelişmelerinin yıllık enflasyon üzerindeki olumsuz yansımaları Merkez Bankası'na göre kademeli olarak azalmaktadır. Öte yandan, gıda fiyatlarındaki yüksek seyir enflasyon görünümündeki iyileşmeyi geciktirmektedir. Kuraklığın ve jeopolitik risklerin enflasyon görünümü üzerindeki etkileri de önemli görülmektedir. Bu ortamda Kurul, kısa vadeli faizlerdeki mevcut duruşun daha simetrik bir faiz koridoru içinde sürdürülmesine karar vermiştir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlar yakından izlenecek ve enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar getiri eğrisini yataya yakın tutmak suretiyle para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir şeklinde bir değerlendirme yapılmış bulunuyor.
Özetle şu anda bankaların finansmanının en büyük oranda sağlandığı bir hafta vadeli repo ihale faizinin 8.25 düzeyinde tutulması temel karardır. Şu anda riskli birçok konuda Merkez Bankası gelişmeleri beklemek zorundadır.
Örneğin Avrupa’nın bir türlü büyüyememesi, Avrupa ve ABD Merkez Bankalarının ne zaman ve ne yapacakları konusundaki belirsizlik, Almanya’nın bile 2014 yılı ikinci çeyreğinde negative büyüme yaşaması, Fransa ve İtalya gibi büyük ekonomilerin de büyüyemeyenler arasında yer alması ihracatımızı baltalamaktadır. Ancak TL’nin değer kaybetmesi de bu ülkeler durgunlukta kaldığı sürece ihracatta sorun doğmasını engeleyememektedir. Diğer taraftan da enflasyonun döviz kuru tarafından arttırıldığını da artık öğrenmiş ve biliyor olmamız gerekemektedir. Enflasyonu engelleyecek tek silahımız da reel faizlerin yüksek kalmasıdır.
Artık anlamamız da gerekiyor. Ekonomi politikası çok sayıda değişken arasında denge bulunarak belirlenmek zorundadır. Örneğin GSYİH’nın ve kişi başına gelirin dolar bazında yükselmesini istiyoruz. Teknik adı “orta gelir tuzağından çıkmak” arzusudur. Şimdi TL değer kaybettikçe ihracat ve GSYİH artar diye düşünenlerin unuttuğu, GSYİH‘nın dolar bazında değerinin de tam tersine artmadığı, düştüğüdür.
Kuru artırırım, çukurdan çıkarım şeklinde sihirli çözüm yok! Kaldı ki ülkemizde tasarruf da yerlerde sürünüyor ve artırılması gerek. Kendinize sorun bakalım, reel faiz sıfır iken tüketim mi yaparsınız tasarruf mu?