Çok sık söylenen bir söz var: ‘Terör örgütüyle bağlarını kesip siyaset yapmayı başarırlarsa, Türkiye partisi olabilirler’; bu söz ilk bakışta doğru gibi göründüğü için neredeyse bu konuların tartışıldığı her yerde üzerinde fazla düşünülmeden hemen herkes tarafından tekrarlanmaktadır. Oysa bu doğru değildir; çünkü aday listeleri terör örgütünce belirlenen, açıkça terör örgütü tarafından sahaya sürülen, bir hareketten söz edilmektedir.
Burada sorun terör örgütünün güdümünde olan, tavrını açıkça Türkiye düşmanlığından yana koyanlarla ilgili değildir. Çünkü onların özgürce karar almaları, özgür davranmaları söz konusu bile değildir; örgüt ABD’nin askeri unsurlarının ve CIA’in vesayetinde, Ortadoğu siyasetinde ABD’nin paramiliter bir uzantısı olduğu açıkça ortaya çıktıkça ne PKK’nın ne de onun uzantısı partinin elemanlarının bağımsız bir davranışından ya da iradesinden bahsetmek mümkündür.
SAHNEDEKİLER
Bugün sorun, Türkiye’nin siyasal hayatında farklı dönemlerde olumlu ya da olumsuz ama mutlaka merkezi bir role sahip olan CHP’nin tavrıyla takip ettiği siyasetle ilgilidir. CHP’nin siyaset üretmede yetersiz kalması bir başka söyleyişle, günümüz şartlarında toplumsal taleplerle bütünleştirecek bir siyaseti ortaya koyamaması sonucu halktan uzaklaşması ve giderek etnik ayrılıkçılıktan yani düpedüz ırk eksenli bir siyasal bölünme çizgisinde hareket eden, üstelik bunu bir terör örgütünün vesayetinde yapan partiyle yakınlaşmayı problem olarak görmemesi sorunun ciddiyetini ortaya koymaktadır.
Bir ana muhalefet partisinin, yıllarca aynı düzeyde yani %20-25 civarında oy almasını problem olarak görüp bunu çözmek üzere hareket etmek yerine, özellikle kurucu kadronun temsil ettiği değerlerle çelişkiye düşen işbirliği ya da ittifak arayışlarına yönelimi, meselenin mahiyetini ortaya koyacak niteliktedir. CHP’nin Kemalist bir çizgide mi, sosyal demokrat bir kimlikte mi ya da oportünist bir çizgide birbiriyle alakasız bir biçimde birtakım sözcükleri bir araya getirip ‘çağdaş, demokrat, solcu bir partiyiz’ gibi şeyler söyleyip; ortaya hiçbir şey koymadan ittifak arayışlarıyla terör yapılanmasının sözcüleriyle dayanışmaya girmesi, ancak terör çizgisinde duranlara katkı yapacaktır.
OYUN MU!
Burada elbette İstanbul’da tiyatro diye sahneye konulan bilmem kaçıncı sınıf bir metinden uyarlanan, bir pejmürde şovdan söz etmeyeceğim; esas tiyatro terör yapılanmasının siyasal figüranlarıyla dayanışmaya girenlerin CHP içindeki rolleriyle ilgilidir.
Sorun CHP’yi tarihsel kimliğinden uzaklaştırıp, dünya sisteminin patronajının, Ortadoğu’nun bunun için de öncelikle Türkiye’nin haritasını değiştirmek üzere silahlandırıp bu ülkeye saldırttığı PKK/PYD’ nin vesayetindeki bir hareketle çeşitli düzeylerde işbirliğine, dayanışmaya yönelmesini sağlayan anlayışta toplanmaktadır.
Burada iki mesele vardır. Birincisi ülkenin bağımsızlığına, terör örgütleri üzerinden yöneltilen emperyalist saldırıya karşı nerede durulduğu; ikincisi ise, doğrudan demokrasiye karşı yapılan terör saldırılarına verilecek cevapla ilgilidir. Bu iş tiyatro değildir.