Avrupa'da olanları ve olamayanları iyice anlamak isteyenler aşağıdaki analizi okumalılar! Kuzey Avrupa yakın geçmişte AB'nin büyüyen bölgesi idi. Ama büyümesi ihracat ile gerçekleşmişti. Başta Almanya olmak üzere Kuzey Avrupa ülkeleri büyük dış ticaret dengesizliklerinden faydalanarak büyümüşlerdi. Onlara karşı en büyük dış ticaret açıklarını verenler ise Güney Avrupa ülkeleri oldular. Almanya'nın 12 yıldır süren dev sanayi üretimi artışı ve ihracat patlaması Kuzey ile Güney Avrupa arasındaki farklılaşma ve ayrışmanın büyük bir kısmını açıklar. 1999 yılında Almanya'nın ihracatı GSYİH sayısının yüzde 29 kadarı idi. 2008 yılında ise ihracatı GSYİH sayısının yüzde 47 kadarına ulaşmıştı.
Bu 12 yılda Almanya'da net ihracatın GSYİH sayısına katkısı başlangıçtakinin sekiz misli büyümüştü. Bu dönemde de birçok yüksek gelirli sanayi ülkesinde, toplamda imalat sanayi sektörünün payı düşmüştü. Almanya'da ise Alman ürünlerinin fiyatları diğer ülkelerin imalat sanayi ürünlerinin fiyatlarına göre daha cazip hale gelirken, imalat sanayii sektörünün payı artmıştı.
Bir cümle ile özetlemek gerekirse, Almanya'nın ortakları Güney Avrupa ile olan ilişkisi, önemli ölçüde Çin'in ABD ile olan ilişkisine benziyordu. Durumu özetleyen başka bir benzer örnek olarak da, Doğu Almanya ile Batı Almanya'nın ilişkisine bakılabilir.
1990 yılındaki birleşmede Doğu Almanya çok aşırı değerli bir kur ile birleşme sürecine girmişti. Doğu Alman parası ile Batı Alman parası eşit pariteden takas edilmiş ve Merkez Bankası Başkanı ünlü Otto Pöhl , siyasetçi Helmut Kohl tarafından işlenen bu 'siyaset kökenli finansal cinayet' nedeniyle, görevinden istifa etmişti. Kohl ise altı ay sonra yapılacak seçimlerde yeni vatandaş 15 milyon Doğu Almandan oyların yarısını almayı ve seçimi kazanmayı garanti etmişti.
Ama bu arada Doğu Alman işçileri Batı Alman ücretleri ile maaş alırken, çok daha düşük Doğu Alman prodüktivitesi ile çalışmakta idiler. Sonuçta Doğu Almanya'da bilfiil çalışan kimselerin sayısı başlangıçtaki 10 milyon kişiden bugün beş milyona düştü. Doğu Almanya'nın işsizlik oranı, 20 yıl sonra bile Batı Almanya'nın çok çok üstünde. Halbuki Doğu Almanların hayatı nisbeten kolaydı. Ayrıca Doğu Almanya 1 trilyon doların üzerinde bir sübvansiyonla da desteklenmişti. Ama gene de sonunda birçok Doğu Alman eşyalarını toplayıp batıya göç etti. Batıya kaçış alternatifi olmasa idi Doğu Almanya bugün nerede olurdu? 'Güney Avrupanın ve Yunanistan'ın olduğu yerde!' cevabı gerçeğe çok yakın!
Avrupa'nın Güney ülkeleri bugün normal çözüm olan ihracat artışına dayalı büyüme planının dışında bir plan gerçekleştirmek zorundalar. Çözüm prodüktivitelerini Kuzey Avrupa'nın üzerine çıkarmaktan geçiyor. Bu da kısa vadede ancak ücretleri acımasızca aşağıya çekerek ülkeleri rekabetçi hale getirmek şeklinde yapılabilir. Bu acımasız bir çözüm. Bu çözüm, özelleştirmeler, perakende ticaret ve hizmet sektörlerinde rekabeti sağlayacak adımlar, insan eğitimini hızlandırmak ve girişimciliğin yolunu açacak önlemler de gerektiriyor ve çok zaman alacak. Orta vadede, Güney Avrupa ülkelerinde birçok insan işsiz kalacak!
Avrupa şu andaki bankacılık sorunları ve sermaye kifayetsizliği sorununu aşsa da ve Yunanistan'ın mali sorunları biraz çözülse de , büyümeye çok ihtiyacı olan Güney Avrupa ülkelerinin büyüyebilmesi zor ve zaman alacak. Büyüme olmadıkça da her an başka bir yerde bir bütçe ve borç sorunu ortaya çıkacak. Ve bu ülkeler paralarını devalüe edemeyecekler, ihracat artışı modelini kullanamayacaklar.
Bu sözler kimden ? Bu yıl başına kadar Başkan Obama'nın Ekonomik Danışmanlar Kurulunun Başkanı olan ve Chicago Üniversitesi Booth İşletme Fakültesinden Ekonomi Profesörü A.Goolsbee'den.
Bu analiz çarşamba günü medyaya döküldüğünde ortalıkta dolaşan birçok felaket haberi zaten vardı. Salı günü OECD Paris'te yaptığı açıklamada 17 ülkeli Euro bölgesinin bu yılın son çeyreğinde yıllıklaştırılmış olarak yüzde 1 daralacağını ve 2012 yılının ilk çeyreğinde de eksi 0.4 yıllıklaştırılmış daralma yaşayacağını açıklıyordu. Bu da peşpeşe iki çeyrek eksi büyüme, yani resesyon demekti.
Dünyanın ameliyata ihtiyacı var
İNGİLTERE Hükümeti ise evvelsi gün Londra'da 2011 yılı büyüme tahminini 1.7 değerinden 0.9 düzeyine indirmek zorunda kaldığını açıklamıştı. 2012 büyüme tahmini de yüzde 2.5 düzeyinden yüzde 0.7 düzeyine indirilmişti. Bu da İngiltere'nin beş yıllık finansman ihtiyacının yüzde 20 kadar artarak 479 milyar pound düzeyine çıkması demekti. İngiltere aslında son dönemde hiç felaket hesaplarında olmayan ülkelerdendi.
Yarın 5 Merkez Bankası'nın piyasaları rahatlatan dolar swap işleminini gündeme getireceğiz. Ama bu kalıcı bir önlem değil ! Dünyanın pansumana değil, ameliyata gereksinmesi var!