Yine ne dediyse, kamuoyuna hangi mesajı verdiyse tersini yaptı. Kemal Bey, gösterilecek cumhurbaşkanı adayının herkesten oy alabilmesi gerektiğini söyledi. Ama Muharrem İnce ile sadece CHP seçmenini tatmin etti.
“Tarafsız olmalı” dedi, buna karşılık partisi içinde CHP ilkelerini uygulamak için genel başkanlık yarışına giren bir ismi tercih etti.
Adayın “kavgacı olmaması gerektiğini” söyledi. Muharrem İnce ise, aday olur olmaz “Kavganın daniskasını yaparım, daniskasını” diye efelendi.
Ekonomi bilmesi gerektiğinden bahsetti. Buna karşılık, İlhan Kesici yerine fizik-kimya öğretmeni olan Muharrem İnce adında karar kıldı.
Çünkü…
Kafasındaki formülleri hayata geçiremedi. “Çatı Adayı Projesi” çöktü. Erdoğan’a karşı Abdullah Gül’ü kullanma hesapları suya düştü. Parti içinden yükselen baskılar yüzünden CHP’li bir aday göstermeye mecbur kaldı.
Kılıçdaroğlu, üzerinde çalıştığı formüller ve yaptığı hesaplar tutmayınca, çıkaracağı adayla Cumhurbaşkanlığı için hiçbir şansı olmayacağını gördü. “Çatı Adayı” hayallerinden “çaresizliğe” geçiş yapınca, başka hesaplara yöneldi. Bütün söylediklerini bir tarafa atıp, “Bari şu işi aradan çıkaralım” düşüncesine yoğunlaştı.
CHP içindeki çekişmeye yöneldi!
***
Kemal Bey, arenada aslanların önüne Muharrem İnce’yi attı… İnce’nin hiçbir şansı yok çünkü! Hem seçilemeyecek, hem de Kılıçdaroğlu’nun çok önem verdiği, sırtını dayadığı “milletvekilliği” sıfatını kaybedecek. Kemal Bey, İnce’nin böylece etkisizleşeceğini, başını ağrıtan önemli bir rakipten kurtulacağını düşünüyor!
Ama bence büyük bir riske girdi…
Doğru, İnce seçilemeyecek. Ancak, 24 Haziran’a kadar adı hep ön plana çıkacak. Önemli bir piar yapacak. Hele hele hatırı sayılır bir oran tutturur da Kılıçdaroğlu’nun aldığı oyların üzerine çıkarsa, iyice güçlenecek. Milletvekilliğini kaybedecek, ama popülaritesini artıracak.
Ayrıca, milletvekilliği parti içi mücadelede Kılıçdaroğlu’nun büyüttüğü kadar önemli değil. Erdoğan milletvekili değildi, ama 2002 seçimlerinde partisini iktidar yaptı. Demirel, Erbakan ve Türkeş gibi isimler, siyasi yasaklara rağmen, “uzaktan kumanda” ile partilerini yeniden diriltip, Türk siyasetinde etkili oldu.
Muharrem İnce de aynı başarıyı gösterebilirse, Kılıçdaroğlu’nun CHP Genel Başkanlığı Koltuğu’nda oturması zor. Sanırım İnce de bu hesapları yapıyor. Cumhurbaşkanlığı makamına ulaşmanın zor olduğunu biliyor ve adaylıktan aldığı güçle, seçim sonrası asıl CHP Genel Başkanlığı’na oynamayı hedefliyor.
***
Kılıçdaroğlu, daha ilk dakikada, kafasının ardındakileri ortaya koydu. Muharrem İnce’yi inceden inceye yıpratmaya başladı. “Gel bakalım buraya Muharrem” diye küçümseyerek çağırıp, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı olduğunu açıkladı.
Göreceksiniz, aynı üslup bundan sonra da devam edecek. Ayrıca, Kılıçdaroğlu CHP’yi de Muharrem İnce için çok fazla yormayacak.
Aslında, CHP başta olmak üzere bütün muhalefetin derdi, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ardından Beştepe’ye geçip, ülkeyi yönetmek değil. Yıllardır yapılan bütün hesaplar, Erdoğan’ı o makamdan indirmeye yönelik. Bunun için “Normal ve doğal değil mi?” diyenler var.
Değil, yapılanların hiç biri normal değil! Çünkü, normal yolları işletmiyorlar. “Erdoğan gitsin de kim gelirse gelsin” şeklindeki bir anlayış normal olabilir mi? CHP’nin başından beri ortaya koyduğu stratejiyi gördünüz: Kılıçdaroğlu, sırf Erdoğan gitsin diye Ekmelettin İhsanoğlu gibi CHP fikriyatı ile hiç ilgisi olmayan bir isme bile destek verdi. Ardından Abdullah Gül formülü üzerinde çalıştı.
Bu ülkede 17-25 Aralık yargı darbesini gerçekleştirenler de aynı düşünceye sahiptiler. Gezi Olayları’nın da hedefinde Erdoğan vardı. Türkiye’ye yönelik olarak gerçekleştirilen ekonomik saldırılar da Erdoğan’ı yok etmek için yapıldı. 15 Temmuz’daki o iğrenç darbe giriminin hedefinin Erdoğan olduğunu inkâr edebilecek olan var mı?
İşte sıkıntı burada…
Ortada normal olan hiçbir şey yok! Dışarıdan yönlendirilen demokrasi dışı çabalarla, içeride kurulan ittifaklar aynı noktada birleşiyor. Yerli ve milli politikalar uygulayan Erdoğan’dan kurtulmak için normal ve doğal olmayan her türlü yol sonuna kadar deneniyor.
Yoksa, muhalefet projelerini ortaya koysa… “Ülkeyi biz daha iyi idare ederiz” iddiasıyla hareket etse… Türkiye düşmanı, demokrasi dışı ve emperyalist oluşumları arkasına almasa… Milli bir görüntü ortaya koysa… Biz bunları yazıp, itiraz edebilir miyiz?