Şiiri, şiirin kendi vicdanı arar. Şiir evrene karşı bir tutum olarak bir yaşama olanağıdır. Evrene atılan bir çığlık olarak içtendir. İnsanın bedeni, duyguları, aklıyla attığı şiir çığlığı, insan var oluşunun vicdanının çığlığıdır. Şiiri,, şiirin kendi vicdanı arar. Neden? İnsan vicdanı şiiri aradığı için. Neden? Şiir vicdanı insanı aradığı için.
Şiir, nicedir söylüyorum, sıradan, düz bir yaşamı yarma hareketidir. Hayatı öteleme kalkışmasıdır. Çok sonraları edebiyat türü olarak anlaşılmıştır. Belki de, bu kalkışarak yarma hareketi olan şiir atılımı, kendini dilde manzume olarak takdim ettiği için. Şiir kendiliğinden, öylece, olduğu gibi olan insan etkinliğidir. Hayatta kalma çabalarıyla doğrudan ilgili değildir. Ne yarışmacı, ne 'düşmanını yok edici', ne 'taşı sıksa suyunu çıkarır' tavrıyla yaşama asılma mücadelesidir. Dolayısıyla, 'başkası benim yerimi alacak', 'beğenilmeyeceğim', 'kabul görmeyeceğim', 'onanmayacağım' tutumuyla şiir yaşanmaz. Elbette birbirini kıskanan, birbirinin boğazını sıkan şairler, bunu şiir dünyasında yaşarken yapmazlar. Sair dünyaya, şiir ardı dünyaya döndüklerinde, şiirleriyle bu sair dünyada var olmaya kalktıklarında, beyinlerine Darwinci bir hırs lavı akar. Birbirlerinin gözlerini oymaya hazır olabilirler. Şiir dünyası, dinginliği, fırtınaları ile kendiliğinden, sair dünyanın pasına, kirine bulaşmadan yaşanır. Elbette şiir dünyasının bir dünyadaşı olan şair, sair dünyanın zulmüne, sömürüsüne karşıdır. Şiir dünyası, sair dünyadan bir kaçış yeri değildir. Hayat savurur, yere çalar, kalp parçalanır; şair, şiir limanına sığınır. Doğru değildir. Şiir dünyası sığınmacıları kabul etmez. Şiir dünyasına sığınan, sair dünyada sağalmaz. Orası sığınma yeri değildir. Dünyaya bakış, dünyayı seyrediş, dünyayı aşış yeridir. Sabit bir yer değildir. Hazır değildir. 'Orada', sizi beklemez. Şiir dünyası oluşturulacak bir dünyadır.
Peki, hayatın şiirini anlamak için hayatın dışına mı çıkmak gerekir? Şiir dünyası neden hayatın dışında olsun? Dışında değildir. Ötesindedir. Şiir hepimizin yaşadığı dünyada, hepimizin yaşadığı hayatın içindedir. Bu dünyada, bu dünyadaki hayatta şiiri duyanların öteleme güçleri vardır. Bu dünyada, bu dünyadan öteye geçerler. Bu dünyadaki ötede oluşturulur şiir. O ötede kurulur şiir dünyası. Orada dünya denenir. Sair dünya, şiir dünyasına taşınır, orada şiirlenir.
İşte vicdanı burada aramalı: sair dünya ile şiir dünyası arasındaki etkileşimde.
***
Şiirin vicdanı şiirin köküne, başlangıcına, aslına uygunluğuna ilişkin sorumluluktur. Şiiri salt sözcükler üzerinden algılayanlar bu vicdandan yoksundurlar. Vicdan, Arap dilinde v-c-d kökünden gelir, 'bulmak'la, 'bulunmak'la ilgilidir. Vecd, örneğin, öteleyen bir esrimedir. Bu anlamıyla, öteleyen anlamıyla, vicdan şiirin içindedir. Vicdansız şiir, şiirsiz şiirdir. Ona kimi zaman manzume diyoruz. Şiirin vicdanı, şiirin yaşantısıdır. Şiir dünyasından sair dünyaya bakma serüvenidir. Bunun dile getirilme çabasında da vicdan söz konusudur. Yaşananın dile getirilene açılmasındaki sorumluluktur vicdan. Dile getiriliş, yaşanana ihanet etmemelidir. Yaşanan dile yakışmalıdır. Dille yaşananın etkileşimine yöneliktir şiirin vicdanı. Etkileşim yoksa eksikse, özürlüyse, vicdan, şiirin sorumluluk duygusu, şiir ahlakının, içimizdeki sesi bizi uyarır: Şair taslağı! Kıvırtıyor ve kıvranıyorsun! Olmuyor! Dokunamadığın yaşantılar, dokunamadığın sözcüklerle bezeniyor. Dikkat! Bu şairliğine dokunur! Sairde yaşayıp, sairde dillendirdiğin halde, şiir dünyasında yaşıyormuş izlenimini veriyorsun! Kimi zaman ne yaptığını bilmeyen bir gafil olarak sürüklenip duruyorsun hayatın içinde. Sana hoş geldiği için okuyanlara da hoş geleceğini düşündüğün sözleri şiir diye satıp duruyorsun. Okur da vicdansızsa seni şair sanabiliyor. Vicdansızlar birbirlerini ağırlar. Ödül alıyor, sair edebiyat tarihine şair olarak yazılıyorsun. Yazan kalem üzülüyor da, kalemi elinde tutan vicdansızın bundan haberi olmuyor. Şiir vicdanı olmayan edebiyat tarihçilerinin ettiği kötülükler sair dünyayı şiir dünyasına kapatıyor.
***
Vicdanın şiiri yazılabilseydi, dünya hem güzel hem dürüst olurdu. Şiir vicdansızlığı, şiirsiz vicdanı doğurabiliyor. Vicdan buradaki anlamıyla, içimizdeki ahlak duygusudur. Evrenin tüm varlıklarına karşı içimizde duyduğumuz sorumluluktur. İnsana tüm varlıklarla birlikte, daha güzel bir dünya oluşturma kaygısı, dikkati, sabrı, eylemidir. Vicdan, kainata yakışan insan olma çabalarının dayandığı içimizdeki sestir. Bu sesin şiirle olan ilişkisini keserseniz, hayatı öteleyemezsiniz, zenginleştiremezsiniz.
Vicdanının şiirini, şiirin vicdanıyla beslemenin sorumluluğu, içinde şiiri taşıyan, şiiri tatmış insanların, topraktaki karıncadan başlayarak yıldız tozlarına varıncaya dek, tüm var olanlara karşı duyduğu en ağır insan olma sorumluluğudur.