Türkiye’de sol yoktur ve hiçbir zaman olmayacaktır. Sezai Karakoç’un tabiriyle Türkiye’de sol bir gösteri sanatından ibarettir.
Venezuela’daki Amerikan darbesine alkış tutanlar mı solcu?
Türkiye’nin sınırında bir terör devleti kurmak isteyen emperyalizme karşı tek söz edemeyenler mi anti-emperyalist?
Ağustos ayından bu yana finansal araçlarla ekonomimize saldıranları haklı görenler mi tam bağımsız Türkiye sevdalısı?
Sadece sol değil...
Gözünü Erdoğan ve Ak Parti nefreti bürümüş tipler muhalefet adı altında Türkiye düşmanlığı yapma yarışında.
Küresel iktidarın yandaşları bunlar.
Evcilik oynar gibi Türkiye’de “muhalefetçilik” oynuyorlar.
Sorsan hepsi anti-emperyalist.
Lacileri çekmişler atanmayı bekliyorlar.
PKK güdümlü HDP’si, sözüm ona milliyetçi İP’i, Atatürkçülüğü kimseye bırakmayan CHP’si ve en acısı milli görüşçü olduğunu söyleyen Saadet Partisi ile daha nesi ve nesi... Hepsi aynı torbanın içinde. Torbacının keyfine göre tombala çeker gibi aday belirliyorlar. Ankara’ya ülkücü, İzmir’e HDP sevici, İstanbul’a renksiz aday. Binali Yıldırım’ın tabiriyle “maskeli işler” çeviriyorlar.
Hatırlamakta fayda var.
14 Mayıs 2013’te Türkiye IMF’e olan borcunun son taksitini ödedi ve bu defteri kapattı.
Faiz %4’ler seviyesindeydi. İşsizlik tek haneli rakamlardaydı. Borsa tarihi zirveyi yakalamıştı. Amerikan Doları 1.70-1.80 bandındaydı.
Cumhuriyet tarihinin en parlak ekonomik göstergeleri Türkiye’nin yükselişini müjdeliyordu. Huzur, güven, istikrar ortamında yatırım, üretim ve istihdam konuşuluyordu.
Ama ne oldu?
Türkiye’nin IMF defterini kapatmasından sadece 13 gün sonra “Gezi Ayaklanması” tezgahlandı. Sokak terörünün hedefinde “ekonomi” vardı.
Türkiye’nin IMF sarmalından kurtulması emperyalizmin kabul edebileceği bir iş değildi.
Peki ömrünü “IMF Türkiye’den defol” sloganlarıyla tüketenler o günlerde ne yapıyorlardı?
Emperyalizmin Türkiye ekonomisini hedef alan açık saldırısına karşı direnmeyi değil “Gezi Terörü”ne destek vermeyi tercih ettiler.
O gün neredeyseler bugün de oradalar.
Ve millet o gün hangi duygudaysa bugün de aynı duyguda.
31 Mart’ta oylanacak olan Türkiye’nin bağımsızlığıdır, bekasıdır.
Kimse numara yapmasın.
Muhalefet görünümlü küresel iktidar yandaşları da Türkiye’yi yeniden IMF’in sazan sarmalına sokabileceklerini sanmasın.