Yılmaz Özdil’in tanesi 2500 liradan kitap satması güzel bir şey. Kitabın konusunun Atatürk olmasında da hiçbir sakınca yok. Para kazanmak neden kötü bir şey olsun? Ticaret bu. Satarsın, kazanırsın. Piyasa ekonomisi yani. Yılmaz Özdil dün Sözcü’deki köşesinde “Aklınızı oynatın, aklınızı... Durduramayacaksınız.” diye yazmış.
Haklı.
Madem akıyor doldurmak lazım. Rakamlara bakılırsa Yılmaz Özdil, kısa süre içinde çocuk kitaplarıydı, falandı, filandı derken Atatürk üzerinden yaklaşık çeyrek milyar lirayı gözünden vurdu-vuracak.
İyi ticaret.
Bu arada aynı Sözcü’nün Atatürk üzerine yazdığı kitaplarla tanınan ama ucuza satıp az kazanan bir yazarı daha var. Sinan Meydan... Çıkmış böyle bir ortamda Uğur Mumcu’nun “Atatürkçülüğün piyasa ekonomisiyle uzaktan yakından ilgisi yoktur, olamaz” sözünü hatırlatıyor.
Ayıp diyorum başka bir şey demiyorum.
YATAY SEYİR
Sözüm CHP lideri Kılıçdaroğlu’na zırt pırt “kaybetmeye doymadın çek git artık” diyenlere...
Yapmayın.
Türkiye’de siyasal muhalefetin Kılıçdaroğlu seviyesindeki “yatay seyrini” sürdürmesi memleketin hayrınadır. Eğer Türkiye Ak Parti iktidarları döneminde yüz yılda yapılamayacak eserlere, hizmetlere kavuştuysa bunun sebebi istikrardır.
Yani Kılıçdaroğlu’nun istikrarlı şekilde kaybetmesi Türkiye’ye kazandırıyor.
Ne diyorduk?
İstikrar sürsün...
AYAR KAÇMASI
Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan muhalefetin ayarlarıyla oynamak için mi Fazıl Say konserine katıldı?
Bence hayır.
Yani ortada “taktik-stratejik” bir hamle filan yok. Mesele iki insan arasında gelişen “insani bir durumdan” ibaret. Fazıl Say’ın annesi vefat etti. Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan telefon ile taziyede bulundu. İçten, samimi bir başsağlığı dileği... Ve Fazıl Say aynı içtenlikle davette bulununca Sn. Erdoğan konsere katıldı. Bu kadar...
Gözümüzün önündeki basit gerçeğe rağmen CHP’li Özgür Özel “galibiyet-mağlubiyet” hesabında. Buna “ayar kaçması” diyebiliriz ama bu durum Sn. Erdoğan’ın konsere katılmasından kaynaklanmıyor. Daha çok Özgür Özel’in iç dünyası ile ilgili olsa gerek. İnsani durum yani.
İŞARET FİŞEĞİ
Dış güdümlü “başörtüsünü at, özgürleş” kampanyası Türkiye’ye yönelik yeni bir psikolojik harekatın işaret fişeğidir. Batı’daki İslam karşıtlığı rüzgarı ile yelkenlerini şişirmek isteyenler var. Hassasiyetleri kaşımaları boşuna değil. Kışkırtacaklar. Hedefleri Gezi ayaklanmasında olduğu gibi yine gençler. Konuşmalarına, dertlerini anlatmalarına fırsat vermez taleplerini anlayışla değil tepkiyle karşılarsak vakitlerinin büyük bölümünü internette geçiren çocuklarımızı bu dış güdümlü fitne-fesat odaklarına yem ederiz. Dikkat.