Gizlisi kalmadı.
CHP-İP ve HDP seçime ortak giriyor.
Olamaz mı?
Olur.
Neden olmasın?
Ama bir şartla...
Bu 3 partinin liderleri kamuoyunun önüne yanaşık düzende çıkıp birbirlerine neden yanaştıklarını izah edecekler.
Zor değil.
Kılıçdaroğlu sağına Akşener’i soluna HDP sözcüsünü (Kandil’den canlı bağlantı da olur) alacak.
Çıkacaklar kameraların karşısına...
Tane tane anlatacaklar.
Şeffaf bir şekilde “biz şu prensipler çerçevesinde ittifak kurduk, hedefimiz budur” diyecekler.
İşte bu kadar.
O zaman “sana ne, bana ne, hatta kime ne” diyebiliriz.
Çünkü Cumhur İttifakı’nın nerede, nasıl, kimler tarafından, ne amaçla, hangi prensipler çerçevesinde kurulduğunu biliyoruz. 15 Temmuz hain darbe ve işgal girişimi sırasında tankların üzerinde kurulan, tepeden inme değil tabandan yükselen yerli ve milli duygunun inşa ettiği ittifak o günden bu yana ilkelerinden taviz vermeden yoluna devam ediyor. O yüzden “bu iki parti neden birlikte hareket ediyor” diye sorma ihtiyacı hissetmiyoruz.
Çünkü biliyoruz.
Ama muhalefet cephesinde “ne dolaplar döndüğünü” bilmiyoruz.
CHP’nin İzmir adayı Tunç Soyer için HDP İzmir İl Başkanı “Çizdiğimiz profile en uygun aday” diyor. İP Genel Başkanı Akşener aynı Tunç Soyer’e sonuna kadar destek vereceklerini ilan ediyor.
Sadece İzmir değil İstanbul ve Ankara başta olmak üzere nereye baksan aynı manzara.
Seçmenin karşısına çıkıp bu ortaklığı izah etme gereği duymuyorlar. Milletin aklıyla alay etmeyi siyaset sanıyorlar.
İP’ten istifa eden Manisa Milletvekili Tamer Akkal “Gölmarmara, Saruhanlı ve Turgutlu ilçelerinde aday çıkarmaması karşılığında HDP’ye meclis üyeliği sözü verildiğini kesin olarak öğrenip bildirmeme rağmen buna kayıtsız kalınmıştır” diyor.
Acaba başka hangi şehirlerde ne tür pazarlıklar yapıldı?
İP, HDP ve CHP’yi ortaklaştıran güç kimdir?
Bu gücün hedefi nedir?
Bu sorular cevap bulmaz ise nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa?
Millet haklı olarak CHP, HDP ve İP’ten izah bekliyor.
Bir iş yapıyorsanız izah edin. İzah edemiyorsanız yapmayın. Sonra sandıktan çıkamayınca “yandık” diye bağırmayın.