Komprador liberal, kendi ülkesinde Batı kapitalizmine kapıları aralamak üzere hareket eden, ortaklıklar kuran, teknik anlamda ‘mümessil sermayenin’ işini, sözcülüğünü yapan adam demektir. Peki, montaj sanayi/yabancı sermaye kötü müdür? Bu bir aşama olarak gerekli olabilir fakat sanayileşmenin önünü kesecek bir süreklilik kazanırsa elbette sorunludur.
Bir işadamının isminin, bir zamanlar adı ‘Kızıl Milyardere’ çıkan bir adamın lakabından intihal edilerek anılması ilginçtir. Bu ‘Kızıl Milyarder’ markasının arkasında silah tüccarlığı, muhtelif markaların Türkiye mümessilliği, çeşitli yabancı sermaye kuruluşlarıyla kurulan ortaklıklardan alacaklarını üstelik mafya diye niteledikleri marifetiyle tahsil gibi faaliyetler yanında Soros gibi küresel para sihirbazlarıyla iş tutma gibi faaliyetlerle anılmaktadır. Peki, bu durumda Kızıl olmadığı ortadadır, o zaman ‘solculuğu’ nereden geliyor diye sormak gerekmez mi?
KİMLİK MASKELEME?
Bu unvanların kendisine, çeşitli biçimlerde yardım ettiği veya işbirliği yaptığı yayıncı, gazeteci dostları tarafından verildiği anlaşılmaktadır. Burada ‘solculuk’ işe de yarıyor, çünkü bu unvan çeşitli faaliyetlerin üstünü örterek onu ‘sivil toplumcu’ ve sevimli hale getiriyor. Burada sorun, söz konusu şahıstan bağımsız bir şekilde karşımıza çıkmaktadır. Gerçek bir sol hareketin yokluğu ‘komprador liberallerin’ her türlü sıfatı almasının tabiri caizse maskeyi takmasını kolaylaştırmaktadır.
Türkiye’nin kapitalizmle tanışmasının neredeyse iki yüz yıllık bir tarihi bulunmaktadır; bu tarihin çok uzun bir dönemi komprador kapitalimin hikâyesidir. Kapitalistleri komprador olanların, liberallerinin başka türlü olması oldukça zor bir iştir. Türkiye’nin komprador liberallerinin arasında o dönem ‘serbest ticaretin’ ya da ‘görünmez elin’ mucize yaratacağına inanlar olduğu kadar, devletin piyasadan elini eteğini çekmesi gerektiğini söyleyenler de vardır. Devlet içinde bu işe öncülük edenler ise konuya ‘Batılılaşma’ amacıyla katılmışlardır. Tanzimat paşalarının bu konuda öncülük ettiği bilinen bir konudur.
SAHTE VE GERÇEK FARKI
Bu konuların hâlâ etraflıca ele alan çalışmalar yapılmasını gerektirmektedir bunu yapmak hem kalkınma meselesinin bugün ulaştığı aşamada yaşanılanları değerlendirmek hem de dünyayı anlamak bakımından, mukayeseli bakış imkânı vereceği için alternatif imkanların görülmesi bakımından da gereklidir.
Türkiye’nin birinci sanayi dalgasını kaçırmasından sonra karşılaştığı en önemli sorun (ki bu sorunu ülkenin ancak yakın zamanlarda yavaş yavaş yerli sanayici/kapitalistlerin oluşum süreciyle aşması mümkün olmuştur) komprador kapitalizmdir. Burada mümessil sermayenin rolü, ülkenin ithalat /montaj yoluyla bağımlılık ilişkilerini derinleştirerek sanayileşmesinin önünü kesmesidir.
Netice itibarıyla ‘komprador kapitalizm’ Türkiye’nin bugün geldiği ekonomik aşamada fonksiyonunu kaybetmiş onu asalak hale getirdiği gibi komprador liberalizmi de tarih dışına atmıştır. Burada soru şudur: Yerli kapitalizm gelişirken hâlâ ‘yerli bir sol’ hareket ortaya çıkmayacak mıdır?