Burada meselenin iki boyutu bulunmaktadır. Birincisi İsrail’in politik yapısı ile diğeri ise ABD’nin Ortadoğu meselesine bakışıyla ilgilidir. Elbette bu iki husus arasında yakın bir ilişki vardır fakat bunun bugünkü kadar insanlığı ilgilendiren, küresel bir problem halini aldığı bir başka zaman yoktur.
SİYONİZM VEYA DEMOKRASİ
Başka bir zaman yoktur, çünkü küreselleşme süreci İsrail’in ilk büyük işgali gerçekleştirdiği zamanlardan farklı bir dünya yaratmıştır. O zaman problem büyük ölçüde bölgesel bir mesele olarak kalmış hatta uzun süre sadece Araplar ve ya da İsrailli Yahudiler arasında bir konu olarak görülürken bugün mesele, devlet terörü karşısında kendi ülkelerinde yaşama hakkını savunan insanların meselesi olarak, inanç farkı gözetmeksizin bir insanlık meselesi halini almıştır. Öyle ki İsrail’in uyguladığı ‘işgal ve devlet terörü’ ve buna karşı direnç gösterenlere dönük baskı ve şiddet olayları bölgede oluşan şiddet kültürünü küresel ölçekte barışı tehdit eden bir ortam haline getirmiştir.
Burada meselenin birinci boyutu, yani İsrail’in Siyonizm’i devlet örgütlenmesinin resmi ideolojisi yapması, politikalarını buna göre uygulaması kaçınılmaz olarak devlet terörü ve işgal siyasetini sürekli hale getiren bir neticeye yol açmaktadır. Sorun açıktır, İsrail bundan vazgeçmedikçe Yahudi halkının yaşama hakkını, BM kararlarına göre de meşru sınırlarında var olma hakkını tehdit etmiş olmaktadır. Siyonizm’in ‘ırkçı/dinci’ politikaları insanlık düşmanı olduğu kadar Yahudilerin geleceğini tehlikeye atmaktadır; İsrail’in Siyonist devlet yapısından demokratik bir yapıya geçme sorunu vardır.
ABD’NİN ÇIKMAZI
ABD’ İsrail’in BM tarafından da meşru görülen sınırlarına çekilmesi gerektiğini söylemedikçe bir başka ifadeyle Siyonizm’e karşı insan haklarından ve uluslararası hukuktan yana tavır almadıkça, yanına Suudi prensleri, Körfez emirlerinden kimi alırsa alsın Ortadoğu’da barışı düşmanı bir tutumu benimsemiş olacaktır. Bölgenin, halklarına düşman rejimleri şeyhleri veya emirleriyle işbirliği yaparak İsrail’in baskı ve işgal siyasetini bir müddet daha sürdürmek mümkün görünse de bu durum ABD’nin Ortadoğu siyasetinin temel çıkmazıdır; bu yanlış küresel süreçte ABD’nin Ortadoğu’dan uzaklaşmasına yol açacaktır.
Artık görülmesi gerekir ki İsrail-Filistin sorunu sadece Siyonistler Müslümanlar arsında bir mesele değil barış içinde yaşamanın şartlarına karşı çıkanlarla, barışı savunanlar arasındaki arasındadır. Trump’ın açıkladığı ‘yüzyılın işgal planına’ bu bağlamda bakmak gerekir.