Bülent Ecevit 1970’li yılların toplumsal değişmelerinin siyasetini oluşturmaya çalışan bir liderdir, elbette Rahşan Hanım hep yanında olmuştur; romantik bir köylü hareketi olarak Köy Derneği kurmakla sınırlı faaliyetlerde bulunmamış, doğrudan siyasi faaliyetlerin içinde olmuştur. Sanayileşmede gecikmiş, yoksulluğu geri teknolojilerle/geleneksel usullerde örgütsüz tarımsal köylü toplumsal yapısından kaynaklanan bir toplumda; sanayileşme dinamiğinin açığa çıktığı 1970’ler Türkiye’sinde ‘köy merkezli’ bir kalkınma anlayışının dönemin şartları içinde romantizminden bahsetmek mümkündür fakat kalkınmayı gerçekleştirmek bakımından bunun yetersiz olacağı açıktır.
HANGİ DÖNEMİN SİYASETİ
Buna rağmen Ecevitler ’in Türk siyasal hayatında bir dönemin şartlarını gözlemleyerek, analiz ederek katı bürokratik geleneğin partisi CHP’yi yenileştirmeye girişmeleri oldukça önemlidir. Bunda şüphesiz Bülent Ecevit’in entelektüel kişiliğinin, özgüveninin payı vardır fakat yanı başında bu meseleleri okuyup yazan üzerinde düşünen, eşi olmanın yanı sıra fikir arkadaşı olan Rahşan Hanım’ın desteği bulunmaktadır. Ecevitler’in dönemin aydın çevrelerinden büyük dayanışma görmelerinin esas nedeni doğrudan o çevrenin dilini konuşmaları yani edebiyattan, tarihe, siyasete kadar farklı alanlarda bir kültür ortamının içinde yer almalarıdır.
Ecevit’in, CHP’nin Halk Evleri folklörcülüğünden beslenen, ‘bürokratik halkçılık’ anlayışından uzaklaşıp, ‘sol bir siyasal anlayışa’ gitme arayışı, sanayileşen, gecekondular etrafında büyüyen kentlerde yaşayan kente göç etmiş yeni kentlilerin sorunlarını, işçileşme sürecinin toplumsal problemlerini siyasete taşıması geniş yankı yapacaktır. Nitekim demokratik sürecin işlemeye başlamasından sonra hiçbir seçimi kazanamamış CHP, Ecevit liderliğinde iki seçimden, 1973-1977 seçimlerinden en çok oyu alarak çıkmıştır.
NE KALDI?
Peki, bütün bunlardan geriye ne kalmıştır. Ecevitler’in başlattığı ‘sola açılma’ veya ‘sosyal demokrat’ bir parti olma süreci başarılabilmiş midir veya neden başarılamamıştır? Bugünkü CHP’nin, bırakınız böyle bir dönüşümü gerçekleştirmeyi geleneksel çizgisinde bile anlamlı bir siyasal proje ortaya koyduğunu söylemek çok zordur; bir ara Deniz Baykal yönetiminde geleneksel ideolojik anlayışı güncelleyerek, çağdaş sorunlara Kemalist bir çizgide cevap verme arayışı da akim kalınca Ecevitlerin çabasından/tecrübesinden geriye CHP’de fazla bir şey kaldığı söylenemez.
Ecevitlerin bir dönem siyasetçisi olarak kalmaları, CHP’nin yenileşme çabalarının sürdürülebilir bir düzeye çıkamamasının şüphesiz birçok sebebi bulunmaktadır. Bunları etraflıca değerlendirmek bilhassa Türk siyasal hayatında bu siyasal çizginin ülkeye daha fazla katkı yapmasının önünü açabilir. Ecevitlerin yaptıklarının bu bakımdan hâlâ önemli olduğu, üzerinde düşünülmesi gerektiği açıktır.