Türkiye’nin sadece bölgesel siyasette değil, küresel siyasette önemli bir aktör olacağını çok değil 15-20 yıl önce söyleselerdi, kim inanırdı? Hemen itiraz edenler olacaktır; hatta muhalefet yaptığını düşünerek resmi aydın çevrelerinden ya da siyaset erbabından, şimdi de itirazlar gelecektir fakat onlar bile dolaylı olarak ‘biz işimize bakalım orada-burada ne işimiz var’ diyerek istemeden de olsa gerçeği yansıtmıyorlar mı? Türkiye bölgenin sorunlu her yerinde, her alanında kendi üzerine düşeni yapmakta, tabiri caizse bayrak göstermekten kaçınmamaktadır.
Evet, bugün Türkiye bölgenin parçalanmasına, istikrarsızlaştırılıp yeniden kolinize edilmesine karşı mücadele vermektedir fakat yaptığı bununla sınırlı değildir. Türkiye bir taraftan Batı’nın sömürgecileştirici müdahalelerine karşı çıkarken, onları etkisiz hale getirirken diğer taraftan da büyük bir insanlık dersi vermektedir; milyonlarca mülteciye kucak açarak, sadece Suriye, Irak ya da Libya ile sınırlı kalmadan Somali’den Myanmar’a kadar nerede bir insani dram varsa oraya elini uzatarak ‘insanlık ölmedi’ demektedir.
İNSANİ DURUM
Cumhurbaşkanı Erdoğan Berlin toplantısına gitmeden önce ‘barışın yolunun Türkiye’den geçtiği’ şeklindeki ifadesi bu ülkenin barış kurucu misyonunu ortaya koyduğu kadar, uluslararası bir sorun çözme toplantısında üstlendiği sorumluluğu da ortaya koymaktadır. Bu ülke dün Irak’ta bugün Suriye’de, şimdi Libya’da adım adım barışı inşa etmeye çalışırken karşısında oturanlara, üstlendiği insani sorumluluğun bilinciyle ağır basmakta, kibirli değil onurlu bir tavır sergilemektedir. Türk devlet Başkanı’nın Berlin’deki itibarı, toplantıya katılan veya katılmayan adamların nezdindeki yeri bir insanlık sorununa karşı barışı inşa etme mücadelesinin neticesidir; bunu bölgeyi sömürmeden başka bir şey düşünmeyenlerin daha iyi anladıklarından şüpheniz olmasın.
Türk devleti, sadece bölgesel barışı kurma mücadelesi vermekle kalmıyor, küresel ölçekte barışı inşaya çalışıyor derken kastettiğim, Ortadoğu’daki savaş ya da çatışmaların doğrudan doğruya küresel soygunun vekâletiyle sürdürülmesine karşı, bu oyunun bozulması konusunda Türkiye’nin ortaya koyduğu tavırdır.
KUTSAL BARIŞ
Türkiye ne yapıyor? Birincisi; bölge ülkelerinin uluslararası hukuktaki siyasal konumlarını yani ulus devlet yapılarını ve toprak bütünlüklerini savunuyor. İkincisi; bu yapıları bozmak/çözmek üzere uygulamaya sokulan etnik/mezhepsel temellerde, örgütlenen terör yapılanmalarına karşı fiili mücadele ederek, bölgede terör üzerinden sürdürülen ‘vekâlet savaşı’ denilen kanlı operasyonu etkisiz kılmaya çalışıyor. Üçüncüsü, terör yapılanmasını kullanan/besleyen Batı sisteminin bu terör ortamının ürettiği terör kültürü içinde yetişen elemanlarının sadece bölgeyle sınırlı kalmayarak dünyaya yayılmasına yol açmaktadır ki Türkiye’nin mücadelesi buna karşıdır.
Netice açıktır: Yeni sömürgecilik, savaşı, bölgesel istikrarsızlığı, etnik/dinsel terör yapılanmalarını besleyerek terörün küresel bir soruna yol açtığı bir zamanda, Türkiye barışın yolunu açmaktadır. Bu Türkiye’nin itibarıdır, gücüdür.