Birkaç ay önce Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” sözleri çokça tartışılmıştı. Bu sözlerin bir tespitten ziyade bir temenni olduğu ise zaman geçtikçe daha fazla ortaya çıkmakta. Diğer bir deyişle Macron, NATO’nun kolektif savunmasının altını oyacak adımlar atmakta; buna paralel olarak Avrupa Ordusu söylemini gündemde tutmakta. Yani NATO’ya alternatif olacak, kağıt üstündeki askeri kapasitesi sebebiyle Fransa’nın başat aktör olabileceği ve nihayetinde Macron’un maceracı dış politikasının arkasını toparlayacak bir oluşum yaratma gayretinde. Bu vechesiyle NATO’nun bir Macron sorunu var, acil bir şekilde el atması gereken.
Macron’un ülke içerisindeki popülaritesi pek parlak değil. Kendince dış politik atraksiyonlara girme konusunda uzun süredir istekli görünüyor ve bunun Türkiye’yi de yakından ilgilendiren yönleri var. Zira Macron, NATO’nun altını Türkiye’yi karşısına alarak hatta Türkiye’ye karşı NATO’nun temel rakipleriyle işbirliği yaparak oyuyor. Yani NATO’yu Türkiye üzerinden bir kriz çıkarma yoluyla paralize etmeye çalışıyor.
Doğrudan PKK ile angajmana giren ve Türkiye’nin operasyonlarıyla anlamsızlığa hapsolan Fransa, NATO’nun altını oyma çalışmalarını Suriye’de hızlandırmıştı. NATO müttefiki Türkiye ile değil AB’nin de terör listesinde olan PKK ile angajmana girdi; PKK’nın NATO sınırlarına yönelik saldırılarına böylece katkıda bulundu; yetmedi Türkiye’nin terörle mücadele operasyonlarını NATO’da sorunsallaştırmaya çalıştı. Ardından Libya’da darbeci Hafter’e silah ambargosunu delerek arka çıktı, NATO envanterindeki sofistike silahları darbecilere gönderdi. Türkiye’nin artan angajmanıyla Suriye’deki gibi kayıpları oynamaya başlayınca da Rusya’nın Libya’da konuşlanmasında rol oynadı. Avrupa ve NATO sınırlarının yanı başında Rusların tahkimat yapması Ortadoğulu otokratlar ile Fransa’nın bir “hediyesi.” Yetmedi, iki NATO üyesi Türkiye ve Yunanistan’ın arasını daha da bozmak için Yunanistan’ın şovenist söylemlerine açık çek vermekle (çatışmayı körüklemekle) Doğu Akdeniz’i iki NATO ülkesi için bir çatışma alanına çevirme gayretinde. Türkiye ile yaşadığı gemi krizini NATO’ya taşıyan fakat haksız olduğu için eli boş kalan Fransa, NATO’yu manipüle edebileceği bir mecra olarak görmediğinden alternatif arayışlar içerisinde.
Bütün bu adımlarıyla Rusya’ya alan açan, NATO içi ayrışmaları körükleyerek Avrupa Ordusu gündemini gerçekleştirmeye çalışan Fransa’dan başkası değil. İdeal bir dünyada NATO’nun, Macron’un bu sistematik alt oyma gayretlerine karşı ciddi adımlar atması gerekir. Fakat ideal bir dünyada yaşamadığımız herkesin malumu…