Diledikleri kadar iftira atsınlar. Ellerinden geldiği gibi karalama kampanyaları düzenlesinler. Bizi OHAL’le vurmaya çalışsınlar. Afrin Operasyonu üzerine ajitasyon faaliyetleri yürütsünler. Her türlü ahlaksızlığı sergilesinler…
Tutmaz ki, başarılı olamazlar ki!
İnsanlıkta elimize su dökemez hiçbiri. Üstelik bunu ben söylemiyorum. Bu gerçek, kendi hazırladıkları raporlarda yazılı. Mecbur kalmışlar, “insanlık” denilince en başa bizi koymuşlar. İnsanlıkta açık ara öndeyiz biz. O bizi karalamaya çalışanlar ise, arkamızdan geliyorlar. Çoğu, kelimenin tam anlamıyla nal topluyor.
Cömertiz biz, insanız, söz konusu düşkün ve muhtaç olunca yufka yürekliyiz. Öyle görmüşüz, öyle inanmışız ve öyle yaşıyoruz.
Asya’da pek çok bölgeye hayat veriyoruz. Afrika’daki mazlumlar için umut kapısıyız. Amerika Kıtası’na bile biz yardım eli uzatıyoruz.
Konuşsunlar, konuşabildikleri kadar…
Ağızlarının payını her zaman, her fırsatta ve her platformda veririz elbet. Alnımız açık, başımız dik bizim.
***
İngiltere merkezli Küresel İnsani Yardım Raporu ortada:
Bizim için “en cömert ülke” ifadesini kullanmışlar. Aslında kullanılacak ifade “insani açıdan en duyarlı ülke” olması gerekirdi. Zaten “cömert” derken de onu kastetmişler.
Tam 6 milyar ABD Doları yardım yapmışız ihtiyaç sahiplerine. Amerika bizi biraz geçmiş, 6,3 milyar dolar harcamış. Demek ki, biraz çaba göstersek, miktar olarak onu da geçecekmişiz. Ancak, bu yardımlar milli gelire oranlandığında ABD çok gerimizde kalmış bizim. Dağıtılan yardımlar milli gelirle kıyaslandığında dünya birincisiyiz.
O “büyük” olduklarını iddia eden İngiltere, Almanya, Fransa ve diğerleri bizim çok gerimizde. Onlar, almayı biliyorlar, vermeyi değil! Üstelik almak için neler yaptıkları, ne zulümler sergiledikleri, ne kadar kan döktükleri tarihi belgelerle sabit.
Buna rağmen, kalkıp amiyane tabiriyle bize ayar vermeye çalışıyorlar.
İşe yaramıyor tabii, cevabını alıyorlar. Ancak, asıl önemli olan kendi ayıplarını görmeden buna cüret edebilmeleri. İtiraf etmek lazım: Geçmişte pısırık ve ürkek tavırlarla biraz da biz alıştırmışız bu tür tavırlara onları!
***
Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile Sudan’dayız. Buradan da Somali’ye geçeceğiz. Diğer pek çok Afrika ülkesinde olduğu gibi “şefkat kardeşleriyiz” biz onların. Çok şükür “yardım bekleyen ülke” olmaktan çıkalı uzun yıllar oldu. Artık “yardımı beklenen bir kardeş ülke” konumundayız.
Ve elimizden geleni yapıyoruz da…
TİKA, dünyanın pek çok bölgesinde olduğu gibi, Afrika’da da tarihimize ve bize yakışan büyük işler gerçekleştiriyor. Kimin neye ihtiyacı varsa, onu oraya götürüyor. Su kuyuları açıyor, tarım ve hayvancılığı geliştiriyor. Hastaneler inşa edip, sağlık hizmeti veriyor. Yöreye uygun iş imkânları geliştiriyor.
En önemlisi de…
O bize “barbarlık” dahil, ahlaksızca ve vicdansızca iftiralar atanların yıktıklarını yapıyoruz bugün. Restorasyon çalışmaları gerçekleştirerek, tarihin ihtişamını ortaya çıkarıyoruz. Sömürmek için değil, kalkındırmak, ayağa kaldırmak için çırpınıyoruz. Buralara gelip görünce çok daha iyi anlaşılıyor farkımız!
***
Yıllar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Somali’ye gitmiştik. Batılı ülkelerin güvenlik gerekçesiyle birer birer kaçtığı Mogadişu caddelerinden geçerken, görmüştük Türkiye’nin farkını. Yıkılmış, harabe haline gelmiş şehirde toplanan Somalili kadınlar, sevgiyle göstermişlerdi bize farkımızı. Boko Haram yüzünden batılı bütün ülkelerin terk ettiği Mogadişu’daki Büyükelçiliğimizin gönderinde dalgalanan Türk Bayrağı, beynimize nakşetmişti farkımızı.
Batılı ülkelerin şehre giremedikleri, havaalanında görüşmeler yapıp kaçtıkları Mogadişu’ya Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile birlikte yine gideceğiz.
Bugün Sudan’dayız, yarın Somali’de. Hakan Çavuşoğlu, Sudan’da bir dizi görüşme yaptı. Onları gazetelerin haber sayfalarında okursunuz. Ben sadece Kuzey Darfur’da gerçekleştirilen 2.500 kişiye yardım paketi dağıtımı törenini size aktarmak istiyorum. Ülkemin en muhtaç insanı için bile bir anlam ifade etmeyen o paketleri alan Sudanlıların gözlerindeki ışıltıyı görmeliydiniz. Onların mutluluğu, öyle derinden etkiledi ki bizi, hepimizin gözleri yaşardı.
Tarihleri utanç, bugünleri iftiralarla dolu olanlar anlayamazlar bunu. Zaten tarih boyunca insan olmanın hazzı ve mutluluğunu hiç anlamadılar ve yaşamadılar ki!