Kuzey Irak’ta Pençe Harekâtı sürüyor. Öyle görünüyor ki, bu operasyonun bitiminde Hakurk’ta yeni bir yapılanma gerçekleşecek. Bölgeden temizlenecek olan PKK, yerini Türk askerine bırakacak. Irak’ta, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir üs bölgesi daha oluşacak.
Kandil’in kapısına pençemizi vuracağız. Sızmaları önleyecek, terörün harekât kabiliyetini kısıtlayacağız. Topraklarımızı daha güvenli hale getireceğiz. Ayrıca, Hakurk’u gerektiğinde Kandil’e doğru bir “sıçrama taşı” olarak kullanacağız.
Gürültüsüz ve sakin bir şekilde yürütülüyor. Ancak, stratejik önemi oldukça büyük bu operasyonun! Terörle mücadelede ve bölgede etkinlik kazanmada atılan çok ciddi adımlardan biri!
Bakıyorum da pek umurunda değil bazı çevrelerin. Burun kıvıranlar, gereksiz görenler bile var. Hatta, “neden” diye soranlar dahi çıkıyor:
-Neden şimdi?
Kafaları bulandırmak, itibarsızlaştırmak için elden gelen yapılıyor. Harekâtı basite indirgeyip, “Kaç tane ciddi çatışmaya girildi, ne kadar terörist öldürüldü?” diye soranlar bile var içlerinde.
Türkiye’nin yeni güvenlik stratejisinin farkında değil bunlar…
Artık kapımızın çalınmasını beklemediğimizi, tehditlerin kaynağına indiğimizi, nerede yuvalanıyorlarsa orada tepelerine bindiğimizi görmüyorlar. Kim bilir, belki de çok iyi görüyor ve bundan rahatsız oluyorlar!
Bunların içinde kendilerini “Kemalist” olarak nitelendirenler ve “Atatürkçülük nutukları” atanlar var ki, onların durumu evlere şenlik. “Yurtta sulh, cihanda sulh” sözcüklerini ezberlemişler, Atatürkçülüğün suya sabuna dokunmadan, pısırık bir şekilde yaşamak olduğunu sanıyorlar.
Oysa, Mustafa Kemal de vaktiyle böyle yaptı! Türkiye’nin yeni güvenlik stratejisi, Atatürk politikalarıyla bire bir örtüşüyor. Bugün yaşıyor olsa, hiç şüpheniz olmasın O da farklı davranmazdı.
Atatürk’ün Talat ve Cemal paşalara yazdığı mektuplar var. Devlet sırrı değil, dileyen ulaşıp okuyabilir. Tamamı Anadolu’ya yönelen tehditleri kaynağında kesmek üzerine!
Mustafa Kemal, 10 Temmuz 1921’de Cemal Paşa’ya bir mektup yazıyor. Anadolu’ya yönelen tehditleri kaynağında kesmekten bahsediyor. Aynen şu ifadeleri kullanıyor:
“Bugün Afganistan’da özlük hakları bakımından bize bağlı bir Türk Birliği bulundurmaya ihtiyaç vardır. O birlik, Afganistan’daki dostumuz Şah yönetimi sıkıntıya girdiğinde müdahale etmelidir. Bizim onaylayacağımız bir yönetimi işbaşına getirmeden de bırakmamalıdır. Unutmamalıdır ki, Anadolu topraklarının güvenliği Afganistan’da başlar. İngilizleri orada durdurmamız gerekir.”
Dikkat edin! Mustafa Kemal, Suriye ve Irak’tan bahsetmiyor. Ufku Afganistan’a uzanıyor. Adeta, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni güvenlik stratejisini genişleterek anlatıyor!
Bizdeki Mustafa Kemal’i tanımayan sözde Atatürkçüler ise, O’nun ufku, düşünceleri ve hayalleri ile kavga ediyor.
İçi boşaltılmış bir Mustafa Kemal nakşedilmiş kafalarına! Bazen “acaba” diyorum:
Acaba, bu da mı yıllardır sistemli olarak yürütülen bir proje? Mustafa Kemal düşmanlarının bu ülkede uygulamaya koydukları Atatürk Projesi!
Sanki öyle gibi.