İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ByLock'un lisans sahibi David Keynes (Alparslan Demir) hakkında hazırladığı iddianamede, FETÖ davalarında etkin pişmanlıktan yararlanan üç kişinin (eski Astsubay Cihan Arukan, adı açıklanmayan 'Karadeniz' kod adlı gizli tanık ve Maltepe Dershanesi ve Kimse Yok Mu Derneği çalışanı Mehmet Candan) ifadeleri Demir hakkında net bilgiler veriyor.
Özetle:
1990'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi maliye bölümünde okurken, aynı anda örgüt evlerinde 'askeri okullara öğrenci yetiştirmekle' görevlendirildi. 'Tarık' kod adını kullandı.
1996'da örgütün Ankara Polatlı'daki Maltepe Dershanesi'nin yurdunda 'belletmen' olarak görevlendirildi.
İki astsubay öğrencinin 4 yıl boyunca takibini yaptı, 1996'ya kadar Kara Harp Okulu kapsamında mahrem imamlık yaptı.
Ancak 1996'da okulunu bitiremedi, bunalıma girdi, psikolojik tedaviye başladı. Sorunlarından örgüt abilerini sorumlu tuttu.
Abileri, TSK'da bildiği isimleri Cumhuriyet gazetesine vermekle tehdit etti.
6 Ekim 1997'de Cumhuriyet yazarı Hikmet Çetinkaya, "Özal'ın Şeyhleri" başlıklı yazısının sonunda, 'ünlü bir tarikat şeyhinden ayrılan gençlerle tanıştığını' belirterek, bu 'şeyh'in il il yapılandığını, milli eğitim, polis ve orduya sızdığını ekledi, ancak isim vermedi.
Ya Demir, Çetinkaya'ya isimleri vermedi ya da Çetinkaya yazmadı; aynı şekilde 'Fetullah Gülen' yerine 'şeyh', 'Fetullahçı' yerine 'tarikat' yazmayı tercih etti.
Alpaslan Demir, sorumluluğunda olan veya bildiği 100 kadar Harp Okulu öğrencisinin isimlerini deşifre edeceğini, bu isimleri Hikmet Çetinkaya ve o dönem cemaat aleyhine olan ÇYDD Başkanı müteveffa Türkan Saylan gibi isimlere verdiğini çevresine söylemeye başladı. İntihara teşebbüs etti, kurtarıldı.
Ancak 'örgüt abileri' yazının kaynağını anladı.
Yazı örgüt içinde Demir'in istediği etkiyi yaptı, itirafçıların ifadesiyle 'travma' yarattı.
Çünkü 28 Şubat sürecinin en sıcak dönemiydi.
Bunun üzerine Alparslan Demir, kendisi gibi Maltepe dershanesinde fizik öğretmenliği yapan (2003'ten sonra TSK'da mahrem imam) Ahmet Hamdi Parlak tarafından Ankara Kurtuluş'ta bir örgüt evinde saklandı. Demir ve Parlak çok yakın arkadaştı.
Alparslan Demir, Maltepe Dershanesi ve Kimse Yok Mu Derneği çalışanı Mehmet Candan ve halen ABD'de bulunan örgütün askeri kanat sorumlusu Murat Ceylan tarafından, İstanbul Altunizade'deki FEM Dershanesi binasında Fetullah Gülen'e götürüldü.
Gülen, Alpaslan Demir'e burs verilmesi, araç tahsis edilmesi gibi çözümler üretileceğini söyledi.
Ancak daha sonra bu vaatler yerine getirilmedi, sadece Ankara'da cemaat kontrolündeki evlerde barınması sağlandı, kontrol altında tutuldu.
11 Eylül 2001'de ABD'deki ikiz kuleler saldırısından sonra Türkiye'de kalması sakıncalı görülerek, ABD'ye götürüldü.
Yeniden 'örgütün sağlam şakirdi' olması sağlandı.
Burada 'David Keynes' adını alarak ABD vatandaşı oldu.
ABD'de örgüt evinde kaldı, mali müşavir olarak çalıştı ve FETÖ'cülerin şirketlerinin işlerine baktı.
2012 tarihli ABD pasaportunda, Ocak 2016 ve 12 Haziran 2016'da Türkiye'ye geldiği, arada kısa bir süre Hollanda'ya gittiği ve 17 Haziran'da yeniden Türkiye'ye döndüğü, 7 Ağustos'ta ise ABD'ye uçtuğu görülüyor; yani 15 Temmuz'dan üç hafta sonra...
Darbe akşamı İstanbul'daydı.
ABD'ye dönünce Kars Üniversitesi Öğretim Üyesi Mehmet Karabayır'la temas kurdu, Özgür Mumcu ve Murat Yetkin'e mail attı.
12 Ekim'de gazeteci İsmail Saymaz'la temasa geçti, Saymaz ABD'ye giderek röportaj yaptı.
24 Ekim'de röportaj Hürriyet'te yayınlandı.
26 Ekim 2016'da Demir bu kez İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili İsmail Uçar'ı arayarak, ByLock ile ilgili adı geçen Davit Keynes olduğunu, ByLock uygulama programını yazan ve daha önce 'Tilki' kod adıyla açıkladığı kişinin Atalay Candelen olduğunu söyledi, röportajda söylediklerini tekrarladı.
Ancak Türkiye'de olduğu dönemde neden savcılığa gitmediğini açıklamadı.
Alparslan Demir adıyla Türk pasaportuyla Nisan 2002-Nisan 2011 arasında yurtdışına 13 kez, Ocak 2013-Haziran 2021 arasında da David Keynes adıyla ABD pasaportuyla 10 giriş çıkış yaptı.
Son girişi ise 9 Haziran 2021.
Avukatı aracılığıyla bilgi verdikten sonra, İstanbul Havalimanı'nda teslim oldu.
11 Haziran 2021'de avukatları huzurunda verdiği ifadede, hakkında verilen yukarıda özetlediğim ifadelerin çoğunu kabul etti, ancak 'askeri okul öğrencilerini yetiştirme' beyanını reddetti, sadece kaldığı örgüt evlerinde yetişen askeri okul öğrencileri bulunduğunu söyledi; ayrıca ABD'ye örgüt tarafından gönderilmediğini, Yeşil Kart'la gittiğini belirtti.
İfadelerinde iki konu netleşti:
ByLock haberleşme programı FETÖ üyesi tarafından örgüt içi gizli haberleşme için tasarlandı, kullanıma sokuldu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun başdanışmanlığına kadar getirilen Fatih Gürsul'un FETÖ üyesi olarak yetiştiğini ve örgüt içi görevler aldığını teyit etti.
Ancak savcılar, 'her şeyi söylemediği' kanaatine vardı.
Zira iddianamenin sonuç bölümünde, Demir'in Ankara'daki örgüt evinde kütüphane sorumlusu ve belletmen görevlerinde bulunduğu;
'Tarık' kod adıyla TSK Mahrem Yapılanmasında Öğretmen (Grup Abisi) görevini yürüttüğü;
Okulunu bitirememesi nedeniyle yaşadığı bunalım üzerine örgüt hakkında basına bilgi sızdırdığı;
Örgüt tarafından ABD'de Eyalet Sorumlusu Selim (Kod) Hüseyin Şentürk'ün sorumluluğuna verildiği;
ABD'de de örgütle irtibatının devam ettiği;
ByLock programını yazan Atalay Candelen'e sadece kredi kartını kullandırtmadığı, ayrıca Candelen'in Base Bilgi Teknolojileri Limited Şirketi'nde SGK kaydının bulunduğu;
İfadesinin 'kısmi' ikrar içerdiği;
Örgüt içerisinde kod adı kullandığı düşünüldüğünde, örgütsel gizliliğe haiz olduğu; her şeyi anlatmadığı, sadece kendisini suçtan kurtarmaya yönelik beyanlarda bulunduğu;
Örgütle irtibatını kestiğini söylemesine rağmen örgütle irtibatlı kişilerle ilişkilerini sürdürmesinin çeliştiği;
ByLock için sadece kredi kartını kullandırttığnı söylemesine rağmen, kimlik bilgileri ve CV'sini vermesinin 'normal olmadığı';
Daha önce ABD'de teknoloji şirketi kurmuş Atalay Candelen'in yurt dışına açık kredi kartının olmamasının da 'normal olmadığı';
"ByLock'u telefonuma Atalay Candelen yükledi, hemen sildim" demesine rağmen, dediği tarihten 3 ay sonra sildiği vurgulandı.
İddianamede, bu nedenle Demir'in Etkin Pişmanlık hükümlerinden yararlanması konusunun mahkeme tarafından değerlendirilmesi istendi.
Bunun anlamı, "Cezaevinde bir daha düşün, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanman için daha fazlasını mahkemede anlatman gerekecek."
Zira Alparslan Demir, daha önce de 'cemaat'i medyaya ifşa etmekle tehdit etmiş, Cumhuriyet yazarına örgütü korkutacak kadar bilgi vererek, örgütten karşılığını almıştı.
Yine az bilgiyle kendini kurtarma çabasında olduğu kanaati var.
Ancak bu kez savcılık, 'evet ama yetmez' dedi.
Lütfü Savaş 'dostlar'ı açık etti
CHP'li Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Ankara ve İstanbul belediye başkanları gibi CHP'nin potansiyel cumhurbaşkanı adayları listesinde anılıyor.
Geçen hafta bir yerel TV programında söyledikleri çok tartışıldı:
"Cumhurbaşkanı adayı sadece backround (geçmişi), sadece başarı, sadece birikimle olmuyor. Ulusal ve uluslararası karar vericilerin işaret edeceği bir insanı yapacaklar."
Savaş, tepkiler üzerine "Espri olsun diye söyledim" savunması yaptı.
Ben şaşırmadım.
Zira genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu da, "Dostlarımızla birlikte iktidar olacağız" demişti.
Lütfü Savaş, dostlarının kimler olduğuna dair işaret verdi, o kadar.
Yine Fatih Gürsul...
İddianamede, Alparslan Demir'in kaldığı örgüt evine gidip gelen bir isimden daha söz ediliyor: Fatih Gürsul.
FETÖ itirafçılarının ifadelerine göre Gürsul, 1998'li yıllarda Ankara Cebeci Stadı yakınlarında örgüt evinde kalıyordu, Parlak ve Demir ile iyi derecede arkadaşlıkları vardı, sık görüşüyorlardı; Demir'i kontrol altında tutan ekipteydi.
Gürsul, daha sonra Türkiye ve ABD üniversitelerinde kariyer yaptıktan sonra, 2014'te CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun 'başdanışmanlığına' getirildi. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından tutuklandı, 10,5 yıl hapis cezası aldı, 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra adli kontrolle bırakıldı, halen tutuksuz yargılanıyor. Nisan 2021'deki son duruşmasında "örgütle ilişkisi olmadığını, sadece CHP'de başdanışman olduğu için tutuklandığını" iddia ederek beraatini istedi.
Ancak Alparslan Demir, ifadesinde, Fatih Gürsul ile 1999'da Hacettepe Üniversitesi kütüphanesinde tanıştığını, samimi olduğunu, kendisine "o yapıya (FETÖ) ait yurtta kaldığını ve belletmen olarak görev aldığını" söylediğini anlattı.
Gürsul, halen açık olan Twitter hesabında "CHP Genel Başkan Başdanışmanı" sıfatını kullanıyor.
CHP'nin bugünkü yöneticileri, Gürsul'un hangi referanslarla Genel Başkan Başdanışmanlığı'na getirildiğini, görev yaptığı dönem boyunca verdiği 'akıl-fikirleri' ve ilişkilerini araştırmalı.
HDP: Başın düşerse dara Washington'ı ara!
HDP TBMM Grup Başkan Vekili Meral Danış Beştaş, Diyarbakır Milletvekilleri Garo Paylan ve Hişyar Özsoy ABD'ye gitti. Kapatma davası konusunda Türkiye karşıtı çevrelere 'şikayetlerini' bildirdi.
Eylül 2019'da da Beştaş ve Özsoy Washington'a gitmiş, o zaman partililerin tutuklanması ve HDP'li belediyeler kayyum atanmasını şikayet etmişlerdi.
HDP'nin şikayet ve destek mercii olarak ABD'ye gitmesini de çok yadırgamadım.
Zira 'sırtlarını dayadıkları' YPG'nin patronu ABD olunca, gayet normal.
Anormal olan, sözde 'kuvvacı' CHP yönetiminin HDP'ye toz kondurmaması!
Anormal olan, HDP'nin 'solcu/anti-emperyalist' sayılması!
Anormal olan sözde 'solcu'ların hem ABD'ye saydırıp hem HDP'ci olması!
Aslında artık bunları da yadırgamamak lazım...