Tansu Çiller soktu bu deyimi siyaset sözlüğüne: Başbakanlığı döneminde Hazine eski Müsteşarı Osman Ünsal için “beynimin yarısı” ifadesini kullandı. Kendisine Türk Ekonomisinin direksiyonunu teslim etti. Şimdi de CHP içinde sıkça dillendiriliyor. Kemal Kılıçdaroğlu’nun da “beyninin yarısı” olan bir isimden söz ediliyor.
Çünkü…
CHP’nin Genel Başkanlık katında özel bir odada çalışmalarını sürdürüyor. Kemal Bey’in en yakın mesai arkadaşı unvanını elinde tutuyor. Dilediği zaman odasına girip, dilediğinde çıkıyor. Pek çok konuda mutfak hazırlıklarını yapıyor. Pişirip, Kılıçdaroğlu’nun önüne koyuyor.
Parti Meclisi Üyeliği dışında hiçbir sıfatı yok. Ancak, İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile yapılan görüşmeye O da katıldı. Bundan sonra ittifak görüşmelerini de İyi Parti’den Koray Aydın’la birlikte O götürecek.
Peki, kim bu CHP’deki “en yetkili” isim?
Kemal Kılıçdaroğlu’nun, parti içinde yükselen tepkiler üzerine görevden almak zorunda kaldığı eski Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan.
Resmen hiçbir görevi yok. Ancak, fiilen Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra gelen CHP içindeki en yetkili isim! Yetkisiz MYK’nın görevsiz bir yetkilisi!
***
Kemal Bey, hayli sıkıntılı…
CHP’nin Parti Meclisi’nden istediği kararları zorlukla geçiriyor. Sürekli olarak engellerle karşılaşıyor. Yerel seçim öncesi aday belirlemede güçlükler yaşıyor. Nitekim, son PM toplantısında patladı ve “Bana güvenmiyor musunuz?” dedi.
“Size değil çevrenizdekilere güvensizlik söz konusu” cevabını aldı. Yapılan tartışmalar sırasında, bazı PM üyeleri dolaylı olarak Bülent Tezcan’a işaret etti.
Kemal Bey, aşamadı engelleri. Bu yüzden de Parti Meclisi’nden aday belirlemek için tam yetki isteyemedi. CHP’nin en üst yönetimi, Genel Başkan’a nihai kararı verme yetkisi tanımadı. Kılıçdaroğlu, tartışmalar arasında sadece “ön seçim” isteyen Muharrem İnce’yi engellemek için adayların “eğilim yoklaması” ile belirlenmesi kararını çıkarabildi.
Buna karşılık, hiçbir yoklama yapılmadan Ankara Yenimahalle’de Fethi Yaşar, Çankaya’da ise Alper Taşdelen gibi isimlerin yeniden aday gösterileceği açıklandı. Kılıçdaroğlu, böylece Genel Başkan olarak küçük bir güç gösterisi yaptı.
***
Kemal Bey’in aklında uzun süreden beri bazı isimler var. Mesela, Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adaylığı için Mansur Yavaş’tan vazgeçmiş değil. Bu yüzden son PM toplantısında “Ankara” denildiğinde hep Yavaş’ın adını gündeme getirdi.
Kılıçdaroğlu, bu defa Mansur Yavaş’la Ankara’da kesin sonuç alacağını düşünüyor. Ancak, CHP tabanı geçen seçimde olduğu gibi Yavaş ismine sıcak bakmıyor. Geçen yerel seçim sona erer ermez CHP’den istifa etmesi ve son yaptığı açıklamalar, ciddi tepki toplamış durumda.
CHP’nin yol arkadaşlığı yapacağı İyi Parti ise “Mansur Yavaş” diyor.
Durum bu olunca, Ankara için ağırlıklı ihtimal olarak yine Mansur Yavaş’ın adı ortaya çıkıyor. Ancak, aday olması halinde kendisini ciddi sıkıntılar bekliyor. Yavaş, geçen seçimde “Ankaralılık kimliği” ile öne çıkmıştı. Melih Gökçek’e karşı olan kesimlerle birlikte Ankaralılık özelliğini de alabildiğine kullanmıştı.
Ancak, bu defa karşısında Melih Gökçek olmayacak. Ayrıca, Ak Parti de “Ankaralılık” bilincinin tek bir adayın çevresinde şekillenmesini önleyecek tedbirler alacak. Demem o ki…
Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara’da bir defa daha hayal kırıklığına uğrayabilir!
***
Bu mahalli seçimlerde, Türkiye sadece yerel yöneticilerini seçmeyecek. Ortaya çıkacak oy dağılımı ve kazanılacak belediye başkanlıkları, ülkenin genel siyasetinin seyrini de derinden etkileyecek. Erdoğan ve Ak Parti bu yüzden kılı kırk yaran hesaplar yapıyor. En iyi sonucu alacak adayları belirlemeye çalışıyor.
Yerel seçimler, Kılıçdaroğlu için ise hayati önem taşıyor. Çünkü, yaşanacak yeni bir hezimet, koltuğunu da altından alıp götürebilir. O yüzden çırpınıyor, tedbir almaya çalışıyor. Ancak, ekip aynı ekip, kafa eski kafa! Üzerinde durulan adaylar ise, yine başka mahallelerden toplanan isimler!
Fransızca tabiriyle sanki bir “deja-vu” bekliyor hepimizi!