Gelin, önce meselenin özü üzerinde anlaşalım: Terör bir insanlık suçudur. Terörist ise bu suçu işlemek için yetiştirilen, zaman içinde bütün insani değerlerden uzaklaştırılan canilere verilen isimdir.
Anlaştık mı, var mı bir itirazı olan?..
Olmaz, olamaz, olmamalı da. Bütün medeni dünyanın üzerinde ittifak ettiği bir tanımdan bahsediyorum.
Anlaştıysak eğer, teröre destek verenleri de aynı kategoriye koymamız lazım. Onlar da aynı yolun yolcusudur; bu insanlık suçunun ortaklarıdır. Üzerlerine kararlılıkla gitmek, ipliklerini pazara çıkartmak, hatta yakalarına yapışıp hesap sormak zorundayız. İnsan olmanın en temel gereğidir bu.
Tekrarlıyorum, basit adli bir vakadan değil, insanlığa karşı işlenen bir suçtan söz ediyoruz!
***
Siyasetçiysek, topluma karşı sorumluluğumuzun gereğini yerine getirip, bunlarla mücadele edeceğiz. Gazeteciysek, yazıp çizerek, yorumlayarak üzerlerine gideceğiz. Güvenlik görevlisiysek, bunları yakalayıp adalete teslim edeceğiz…
Ama yapmayanlar var işte bunu!
Dört bir yanımız teröre ve teröriste destek verip, sergilenen insanlık suçuna ortaklık edenlerle dolu. Üzerinde “insan hakları” yazan maskelerle dolaşsalar da, meydanlarda “demokrasi” nutukları atsalar da, elde “adalet” dövizleri ile ortalıya dökülseler de fark etmez. Yaptıkları iş terör destekçiliği ve dolayısıyla bir insanlık suçudur!
Üstelik, uzun süredir gözümüzün içine baka baka sergiliyorlar bunu.
Görüyorsunuz işte, günlerdir açlık grevi yapan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın sırtını sıvazlıyorlar. Hem de bu eylemi kanlı bir terör örgütü olan DHKP-C adına sergilediklerini bile bile!
Bu isimler, terör örgütü üyeliği iddiasıyla defalarca gözaltına alınmış, cezaevinde yatmışlar. Nuriye Gülmen hakkında DHKP-C bağlantılı 12 tane ceza davası var. Biri mahkûmiyetle sonuçlanmış, Yargıtay’ın vereceği kararı bekliyor. Semih Özakça’nın ise, 4 tane ceza davası bulunuyor. Bunlardan bir tanesi “yaralama” suçundan.
Suriye’deki DHKP-C kamplarında çekilmiş fotoğrafları ortalıkta geziyor. Zaten kendileri de “hayır” demiyorlar. Mesela Nuriye Gülmen açıktan meydan okuyor:
“Katıldığım hiçbir eylemden, yaptığım hiçbir fiilden düşmanlık duymadım. Bana, katıldığım üç eylemden dolayı soruşturma açıldı. Oysa bunlar gibi onlarca eyleme katıldım; katılmaya devam edeceğim.”
hhh
DHKP-C denilen bu terör örgütünün birkaç eylemini sıralayalım isterseniz:
“Eski MİT Müsteşarı Hiram Abas, emekli orgeneraller Adnan Ersöz ve Hulusi Sayın, emekli orgeneral Kemal Kayacan, eski DGM Başsavcısı Yaşar Günaydın ve başta Bülent Özkan olmak üzere pek çok polis memurunun öldürülmesi, bombalı eylemlerle masum sivillerin katledilmesi…”
Bu kanlı örgütün gerçekleştirdiği Özdemir Sabancı suikastı ve savcı Mehmet Selim Kiraz cinayeti, sanırım hepinizin hafızalarına kazınmıştır.
İşte destek verdikleri isimler, böyle bir örgütün elemanları. Densizliğe ve pervasızlığa bakın ki, onların sırtlarının sıvazlanmasını ve görevlerine iade edilmelerini isteyebiliyorlar. “Devlet bunları beslemeyi sürdürsün” diyebiliyorlar. Utanmadan ve sıkılmadan bu çağdışı Marksist-Leninist örgüt artıklarının arkasında durabiliyorlar. Bunu “solculuk” adına yapıyorlarsa, 1999 Yılı’nda cezaevlerine yönelik olarak gerçekleştirilen “Hayata Dönüş Operasyonu” sırasında Bülent Ecevit’in söylediği şu sözleri hatırlatmak isterim:
“Bu, teröristleri kendi terörlerinden kurtarma operasyonudur.”
Ayrıca, “sol” ve “solculuk” terör destekçiliği demek değil!
***
Ortada evirilecek, çevrilecek, gizlenecek ve saklanacak bir durum yok. Her şey ayan beyan ortada:
Bir tarafta kanlı bir terör örgütü adına sergileyen bir eylem ve algı operasyonu var. Diğer tarafta da onlara destek verenler…
Durum bu olunca, verilecek hüküm ve söylenecekler bellidir:
Söz konusu olan insanlık suçu işleyen bir terör örgütü ise, ona bilerek ve isteyerek destek verenler de bu suçun ortağıdır. Ne siyasetle, ne de gazetecilik mesleği ile izah edilebilir içine girdikleri bu tavır. Hele hele “insan hakları” ve “demokrasi” gibi değerlerle hiç maskelenemez.
Kandıramazsınız kimseyi…
Bırakın millete hikâye anlatmayı. Teröristleri destekliyorsanız eğer, sizler de insanlığa karşı suç işliyorsunuz demektir. Akan kan sizin de üzerine sıçramıştır.