1
Varoluş yokoluş mücadelesi veren, yıkım halindeki Osmanlı’nın lisesinde hocalık yapanların bir kısmı ekseriyeti en az bir yabancı dil biliyor olmasının yanında yüksek lisans seviyesinde bir donanıma sahipti.
(Osmanlı’nın son dönemindeki entelektüel seviyenin derecesi daha geniş bir tartışma konusu.
Biz şimdilik meramımızı anlatma babında değinip geçeceğiz.)
Bugün, hayatın neredeyse her alanında geçmişe göre bir kalite düşüşü söz konusu.
Üstelik bu sadece Türkiye’ye özgü bir şey de değil.
Amerikan Başkanı’ndan İngiltere Başbakanı’na kadar dünyaya yön verme noktasındaki siyasiler, kelimenin tam anlamıyla dökülüyor.
Sadece siyaset değil.
Batı, entelektüel alanında da bir çıkmazın içinde.
Aydınlanmanın yücelttiği birey; hedonizmi alabildiğine ve hatta hoyratça kullanmış ve tüketmiş olarak kitleler halinde nihilizme doğru akmaktadır.
Entelektüel seviyeleri daha alt düzeyde olanlar ise neredeyse yüzyıl öncesine dönüp, ulus devlet anlayışından da (ırkçılık) aşağıya kayarak kavmiyetçilik ve bölgesel milliyetçilik dehlizlerine dalmakta…
Her şey o kadar hızlı var oluyor ve yok oluyor ki, hiçbir şey insanda karakter oluşturana kadar kalmıyor.
Bu son söylediğim bir hakkı teslim ettiği kadar bir teselli cümlesi de olabilir.
2
Hem tanımak, hem de geçmişle bugün arasında bir mukayese yapmak için bir isimden bahsedebiliriz.
Mehmet Şerafeddin Yaltkaya. (1879-1947)
Arapça ve Farsça’yı iyi bilen, Fransızca okuyabilen Yaltkaya, yakından incelenmeyi fazlasıyla hak eden birisi.
200’e yakın esere imza atan Yaltkaya; iyi bir felsefeci, muteber bir kelamcı, İbni Sina, Katip Çelebi, Buruni, Simavne Kadısıoğlu Şeyh Bedreddin, İbni Rüşd, İbni Teymiyye vs. gibi isimler üzerinden yaptığı çalışmalar ve onlardan yaptığı çevirilerle bir bilim tarihçisi, üniversite hocası ve de diyanet işleri başkanı.
Farklı zamanlarda farklı çevrelerce Türkçü, İslamcı, modernist, rasyonalist, selefi, cumhuriyet devrimlerini benimseyen bir din adamı olarak tanımlanan Yaltkaya’nın Dolmabahçe’de Mustafa Kemal’in cenaze namazını Türkçe kıraatle kıldıran kişi olduğunu söylemekle yetinelim şimdilik.
Rıfat Börekçi’nin ölümü üzerine 1942 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı’na atanan Yaltkaya bu görevi (sıfatı) 1947’deki ölümüne kadar sürdürmüştür.
Bu dönemde yardımcısı ise Ahmet Hamdi Akseki’dir…
Hatırlayalım istedim sadece…