Özellikle CHP'nin uzun süredir kullandığı bir politik dil var. "Türkiye yönetilemiyor" diyor. "Millet aç" söylemiyle sonuç almaya çalışıyor. Kemal Kılıçdaroğlu ise "Erdoğan düşmanlığı" üzerinden kitleleri yönlendirmeye çalışıyor...
İyi Parti de benzer bir yol tutturmuş gidiyor. Her konuda bir istismar politikası izliyor. Kirleterek siyasi rant elde etmeye çalışıyor. O da "nefret dilinde" CHP'den geri kalmıyor. En son örneği, Meral Akşener'in İstanbul'u Bizans'a, İmamoğlu'nu da Fatih'e benzetip, Ak Partili seçmene hitaben "Nasıl da aldı elinizden" türünden kutuplaştırıcı, ayrıştırıcı ve aşağılayıcı bir dil kullanması.
Muhalefet, bu politikadan medet umuyor, ama...
Bir de ülke gerçekleri ve seçmen feraseti var. Türk Ekonomisi, 2021'in ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyüdü. Aynı dönemde mal ve hizmet ihracatı, yüzde 59,9 arttı. İHA, SİHA ve TİHA üretiminde elde ettiği başarılarla dünya gündemine oturdu. Pek çok ülke, Türkiye'nin ürettiği yeni nesil bu savunma silahlarını edinebilmek için sıraya girdi. Her gün yeni ve dev bir proje hizmete giriyor. Vesaire, vesaire...
Elbette ülkenin bazı sıkıntıları var, ama...
"Ülke yönetilemiyor, savruluyor" ve "millet aç" söylemleri oturmuyor bu Türkiye fotoğrafına. İllüzyonlar ve çarpıtmalarla daha fazla yol alınması zor. Üstelik çiğnene çiğnene eskidi ve artık sakızlara döndü bu söylemler. Belli bir noktadan sonra iyiye sıkıcı hale gelecek.
İşte bu tabloya bakıp, "Muhalefet patinaj" yapıyor diyebiliriz!
Ayrıca, Ak Parti de savunma mekanizmasını oluşturuyor. Bir süredir bu tür çarpıtmalara anında ve etkili cevaplar veriliyor. Hem de ramlar ve belgeleri ile!
O yüzden bu politikanın uzun süre devam etmesi zor. Muhalefet cephesinde bir makas değişikliğine ihtiyaç var.
Ak Parti, tam 20 yıldır ülkenin başında. Kolay değil bu kadar uzun süre ülkeyi idare etmek. Elbette aşınmalar da olacak.
Bu, muhalefet açısından ideal bir tablo. Ama buna rağmen belli bir noktaya gelip tıkanıyor, daha ileri gidemiyor.
Üstelik, asıl sıkıntı yeni başlıyor. Muharrem İnce'nin Memleket Partisi, 18 Eylül'de kurultayını yapacak. Yeni bir kadro ile ortaya çıkacak. Ayrıca, sonuç almak istiyorsa, daha net söylemler geliştirmek zorunda. Muharrem İnce, eğer CHP'yi direkt ve net hedef alan bir siyaset geliştirirse, Kılıçdaroğlu'nun işi çok zor. Hem CHP, hem de Kılıçdaroğlu'nu ciddi şekilde sarsar. Ayrıca, İnce bunu yapmazsa eğer, Millet İttifakı içinde küçük bir parça olmaktan öte bir anlam ifade etmez.
Bu arada bir de İmamoğlu faktörü bulunuyor. Koca İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni arkasına almış, ciddi bir parasal kaynağı ve etkili çevreler içinde önemli destekçileri var. Kimse sanmasın ki, süreç içinde sessiz ve sedasız oturacak. O da nabız yoklamaya devam edecek, fırsatını bulursa, "Ben de varım" diyecek.
İyi Parti ve Meral Akşener faktörünü ise yabana atmamak lazım. İlaveten HDP de formülün içinde. Muhalefet içinde hem ortak çok, hem de kılı kırk yaran ince hesaplar yürütülüyor. Ayrıca, istismar siyaseti dışında yeni bir söylem yok.
"Erdoğan gidecek" diyorlar, demesine de nasıl olacak bu?