Dün yine gazlı-coplu bir 1 Mayıs'ı geride bıraktık... Sendikalar yine sokaklardaydı. Peki Türkiye'de sendikalar ne durumda? Ocak 2013 verilerine göre, Türkiye'de 10.881.618 işçi var. Bunların içinde 1.001,671'i bir sendikaya bağlı. Sendikalaşma oranı da %9.21. Avrupa ortalaması ise %23...
Sendikalı olmanın çalışanlar açısından önemi oldukça fazla. Her şeyden önce sendikalı çalışanların ücretleri sendikalı olmayanlara göre yüzde 30 - 40 daha fazla, ayrıca iş yaşamından kaynaklanan demokratik hakları kullanma konusunda sendikalar üyelerine önemli imkânlar da sunmakta. Ocak 2013 ayı istatistik sonuçlarına göre, Türkiye'de toplam işçi sayısı 10.881.618; toplam sendikalı işçi sayısı 1.001,671; dolayısıyla sendikalaşma oranı yüzde 9.21.
AVRUPA'DA SONDAN İKİNCİ SIRADAYIZ
6356 Sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun Geçici 6. maddesine göre, Ocak 2013'ten, 01.07.2016'e kadar işkolu barajı yüzde 1 olarak uygulanacak. Yani sendikalar kurulu bulundukları işkolundaki toplam işçi sayısının en az yüzde birini temsil edecekler ki toplu sözleşme yapabilsinler. Daha sonra bu oran kademeli olarak artırılarak 2016 ile 2018 Temmuzu arasında yüzde 2, daha sonra ise yüzde 3 olarak uygulanacak. 2013 yılı Ocak ayı istatistiğine göre 20 işkolunda toplu iş sözleşmesi yapabilmek için gerekli olan yüzde 1'lik işkolu barajını aşan sadece 44 sendika bulunuyor. Ancak sendikalaşma düzeyinde bir artış sağlanamaz ise 2016 yılından sonra barajı geçebilecek sendika sayısı neredeyse şimdikinin üçte biri kadar kalacak. Tam bu noktada bir parantez açmakta fayda var. Aslında hükümet bu barajın yüzde 1'de kalmasını istiyordu. Fakat gerek işçi gerekse işveren tarafıyla yapılan görüşmeler sonucunda, sendikalarda daha merkezi bir yapıyı oturtmak için barajın kademeli olarak yüzde 3'e çıkarılması kararı alındı. Türkiye'deki sendikalaşma oranları ile AB üyesi ülkeleri karşılaştırdığımızda, bizdeki oranların oldukça düşük olduğu sonucu ortaya çıkıyor. AB ortalaması yüzde 23 iken bizde bu oran yüzde 9'lar civarında. Bir tek Fransa'nın sendikalaşma oranının yüzde 8 ile Türkiye'dekinden düşük olduğunu görüyoruz. Fakat orada da toplu iş sözleşmelerinin kapsama düzeyi, sendikalaşma oranının çok üstünde.
ESKİDEN %40-50 GÖZÜKÜYORDU
ARTIK, sendikalaşma oranları belirlenirken SGK verilerinden yararlanılıyor. SGK kapsamında sigortalı olarak kaç kişi çalışıyorsa, bu kadar kişi üzerinden sendikalaşma oranı hesap ediliyor. Daha önce Çalışma Bakanlığı istatistikleri kullanıldığı için sendikalaşma oranı yüzde 40-50'lerde çıkıyordu. Bu tamamen kendi kendimizi kandırmacaydı. Neyse ki yeni yasayla yanlıştan dönüldü ve gerçek oranlar ortaya çıktı.
İŞYERİ SAYISI 1.5 MİLYON
YENİ Sendikalar Yasasıyla, 30 çalışanın altında olan işyerlerinde işçinin hakkı olabilecek 'sendikal tazminat' bir hak olmaktan çıkarıldı. Yani, böyle bir işyerinde sendikaya üye olduğu için işvereni tarafından işten çıkarılan bir işçinin, işverenden bir yıllık ücreti tutarındaki tazminatını mahkeme yoluyla kazanma şansı ortadan kalktı. Ülkemizde küçük ölçekli işyerlerinin sayısının, toplam işyerlerinin neredeyse yüzde 95'i olduğu görülüyor. 1,5 milyon işyerinin olduğu bir ülkede bu işyerlerinin yüzde 95'ini doğrudan etkileyecek bu düzenlemeyle sendikaların üye bulması çok zor, hatta imkânsız.
540 BİNİNDE 1 KİŞİ ÇALIŞIYOR
SGK verilerine göre, 1 milyon 522 bin 258 işyeri var. Bu işyerlerinin yüzde 95'inde 30 veya daha az işçi çalışıyor. Yaklaşık 7 milyon çalışan, zaten fiili olarak sendikalaşmanın tesir sahasının dışında. Sadece 1 işçi çalıştıran işyeri sayısı toplam işyerlerinin üçte birinden fazla. Böyle bir yapıda sendikalaşma mücadelesi vermek de aslında oldukça güç bir iş.
YENİ SİSTEM BİZE UYGUN DEĞİL
YENİ yasanın yürürlüğe girmesiyle 28 olan işkolu sayısı 20'ye düşürüldü. Bu düzenleme öncesinde farklı bir işkolunda olan herhangi bir sendika, kendi işkolu diğer işkoluna dahil olunca üyelerini kaybetmeme mücadelesine girişecek. İşkollarında yeni üye kazanımından ziyade, eldekinden olmama mücadelesi verilecek. Sendikal mücadele sendikasızı sendikalı yapmak yerine mevcutlar arasındaki mücadeleye sahne olacak. Böyle bir durumda, işçiler de sendikalar da bir fayda sağlamamış olacak. Aslında yapılması gereken eski işkolu yapısını olduğu gibi muhafaza etmekti. Yeni sistem, Türkiye'ye pek de uygun olmayan, uluslararası meslek standartları çerçevesinde hazırlandı. Bu yeni uygulama maalesef endüstri ilişkilerini yaralayacak gibi görünüyor.