İki taraf da atıp tutuyordu. Barzani, sözde “kanının son damlasına kadar” savaşıyordu. Irak Başbakanı İbadi de taviz vermeyeceğini söylüyor, Merkezi Hükümet’in otoritesini mutlaka sağlayacağını vurguluyordu.
Ama öyle olmadı…
Amerika devreye girdi. “Çatışmalar utanç verici” açıklaması yapıldı. Koalisyon Sözcüsü Albay Dillon bastırdı. “Ağa”nın sözü üzerine kimse söz söyleyemedi. Silahlar anında sustu.
Çünkü, her iki tarafın da ABD’ye direnecek gücü yok. Direnmeye kalksa, bunu yapacak adam bulacakları da şüpheli. Saddam Hüseyin örneği ortada: Çölde direndi, şehirde çöktü. Adamları kendisini ortada bıraktı. ABD tereyağından kıl çeker gibi bir operasyon yaptı, gitti Bağdat’a oturdu.
O yüzden ortada yadırganacak bir durum yok. Bu yaşananlar bölgenin gerçekleri. Her iki tarafın da efelenmesi, ABD “höt” diyene kadar!
***
Barzani, zaten varlığını Amerika’ya borçlu. Kuzey Irak’taki bölgesel yönetimin alt yapısını oluşturan ve kuran onlar. Irak Merkezi Hükümeti’nin durumu da farksız. Başbakan İbadi’nin, kısa bir süre önce Amerika’nın kışkırtmasıyla Türkiye’ye nasıl efelendiğini hatırlarsınız.
ABD, kedinin fare ile oynadığı gibi oynuyor onlarla. Silahları Amerika sağlıyor, yönetimde sadık adamları var.
Bize de yıllarca aynı muameleyi yapmadı mı? 1964 Yılı’nda Başkan Johnson tarafından gönderilen mektupla İsmet İnönü tehdit edilmedi mi? Bülent Ecevit döneminde silah ambargosu uygulanmadı mı? 12 Eylül 1980’de gerçekleştirilen darbenin arkasında onlar yok muydu?
Teslim olup, menfaatlerine hizmet ettiğimizde sırtımız sıvazlandı. “Türkiye en güvenilir müttefik” nutukları atıldı. “Bizim menfaatlerimiz ne olacak?” dediğimizde de operasyonlar gerçekleştirdi. İçerideki adamları devreye sokuldu.
15 Temmuz bir dönüm noktası oldu. ABD, bu defa sert kayaya tosladı. O günden bu yana da patinaj yapıp duruyor.
Türkiye’deki değişim, Washington’u zorluyor!
***
Türkiye’nin geçmişte yaşadıklarını düşününce, bugün Barzani ve İbadi’nin içinde bulundukları durumu çok iyi anlıyorum!..
Zafiyet içinde kıvranıyorlar. Elde yok, avuçta yok. Amerika vermese, atacak bir mermiye muhtaçlar. Ekonomik olarak büyük sıkıntı içindeler. Özellikle Kuzey Irak’ta “ekonomi” deyince Barzani akla geliyor. Bütün paralar Barzani’nin şahsi hesaplarında toplanmış durumda. Dile kolay, 55 milyar dolarlık bir servetten söz ediliyor!
Normaldir, Amerika “höt” deyince tavuk misali pısıp oturmaları!
Zaten ABD de bölgede böyle bir düzene alışmış. Bütün planları da bu düzeni devam ettirmek üzerine kurulu.
Yine Türkiye’ye dönersek…
Ankara, son dönemde Amerika’nın bütün alışkanlıklarını yıktı. Geleceğe yönelik pek çok planını da bozuyor.
Irak’ta, Suriye’de kendi oyunumuzu oynuyoruz. Oluşturmak istediği terör koridoruna Fırat Kalkanı ile hançer sokuyoruz. İdlip’de Rusya ve İran’la bir araya gelip, düzen sağlamaya çalışıyoruz. Afrin’deki planlarına teslim olmayacağımızı söylüyoruz. “Bir gece ansızın gelebiliriz” diyoruz ve gidiyoruz da. Karşılarına geçip, PKK ile yaptıkları işbirliğini yüzlerine vuruyoruz.
Yeni de değil bu duruş. Yıllar önce “Bize ne senin uyguladığın ambargodan” tavrını takınıp, İran ile ilişkilerde kendi menfaatlerimizi gözettik. Amerika’da Halkbank Genel Müdür Yardımcımızın cezaevine atılmasının, ekonomiden sorumlu eski bakanımız hakkında tutuklama kararı verilmesinin sebebi budur.
Ne olup bittiğini halen anlamamakta direnenler, Irak Bölgesel Yönetimi ile Merkezi Yönetim arasında sağlanan ateşkese baksınlar. Türkiye’nin de aynı duruma düşmesini mi istiyorlar? İstiyorlarsa, söylenecek söz yok. İstemiyorlarsa eğer, ABD’nin ekmeğine yağ sürecek davranışları bıraksınlar. Çünkü, Barzani ve İbadi’den bile daha aşağı seviyelere iniyorlar!