Suriye dosyasında baş döndürücü bir değişim yaşanıyor. Kontrol haritasıyla birlikte Suriye’deki hesaplamalar da kökünden değişiyor. Ya da Suriye’de sessiz ya da hasır altında kalan dinamiklerin tekrar gün ışığına çıktığına şahitlik ediyoruz.
Senelerdir kendi güvenliğini doğrudan etkileyen Suriye dosyasından Türkiye’yi çıkarma gayreti devam ediyordu. Suriye’ye dair birçok analiz, Türkiye’nin ne istediğini ya da Türkiye’nin nelere kadir olduğunu hesaba katmadan yapılıyordu. Hesaba katılmayan bir diğer konu ise Türkiye’nin milli güvenliğini sağlamak için hangi adımları atmayı göze alacağıydı. Kendilerince bir oyun kurarken Türkiye’nin bu oyunu bozma kapasitesini de tabiatıyla göz ardı ettiler. Sonuç, Türkiye’yi hesaba katmayan analizler boşa düştü.
Bu süreçte Türkiye’nin birkaç tane temel avantajı vardı. Birincisi, Suriye dosyası Türkiye’nin milli güvenliğini doğrudan ilgilendirdiğinden dolayı bu konuda ülke içerisinde oluşan güçlü mutabakattı. Siyasi irade defalarca Türkiye’ye rağmen Suriye’de atılacak adımların işlemeyeceğini dile getirdi. Bir diğer avantajı Türkiye’nin bu coğrafyada ve bu coğrafyaya ait olmasıydı. Dünyanın bir diğer ucundan Suriye’ye kendi çıkarlarını korumak için gelen bir devlet olmamasıydı. Fırat Kalkanı’ndan bu yana Suriye coğrafyasında askeri varlığını devam ettirmesi, aynı zamanda Suriyelilerin kendi topraklarına sahip çıkmak için kurduğu birliklere destek vermesi de Türkiye’nin önünü açtı.
Ortadoğu’da sert güç belirleyici unsur. Türkiye de gerektiğinde sert güç unsurlarını mobilize edebileceğini Suriye’de yaptığı operasyonlarla gösterdi. Askeri operasyonlara paralel olarak ilerleyen muazzam bir diplomatik çaba da vardı. Nihayetinde Rusya ve ABD ile yürütülen müzakereler Türkiye’nin güvenliğini garanti altına alacak iki temel anlaşmaya zemin hazırladı.
Tabii ki Suriye’de istikrarın önünde uzun bir yol var. Fakat bundan sonra Suriye denklemi Türkiye’siz kurulamayacak. Rejim dahil herkes bunun farkında. Bundan sonra sahadaki kazanımları Suriye’deki siyasi müzakerelere aktarma vakti. Bu açıdan yaklaştığımızda Türkiye’nin Barış Pınarı Harekatı’nın Suriye’deki siyasi müzakerelerin önünü açacağını söylemek mümkün.