F.Bahçe en sıkıntılı dönemlerinde G.Saray'ı yenmişti, şimdi aynı benzer sıkıntıları çeken ezeli rakibine ilaç olabilir
'Derbiyi F.Bahçe'nin alması veya beraberlik normal. G.Saray ise kazanmak için hırs yapmak zorunda ve bu şartlarda kazanması da büyük başarı olur'
Geçmiş yılları şöyle bir hatırlayın... Fenerbahçe; en sıkıntılı, en başarısız dönemlerinde önüne çıkan ilk Galatasaray maçını kazanır, iyiye gidecek yolun başlangıcındaki ilk adımını atardı... Benzer bir durum şimdi Galatasaray için var. Galatasaray tarihinin en sıkıntılı dönemini yaşıyor. Bu sezon için tutunacak dalı kalmadı. Sadece tek tesellisi var; o da F.Bahçe maçı. Kazanabilir mi? Kazanması için tek silahı var, o da bu maçta hırs yapması. Yapabilir mi derseniz, ondan da kuşkuluyum.
YALAN!..
BAKMAYIN Galatasaray ile ilgili çıkan haberlerin yalanlandığına. Maalesef haberlerin büyük bir bölümü doğru, gene maalesef kulüp tarafından yapılan yalanlama açıklamalarının büyük bir bölümü yalan.
TAKIMDAŞLIK NEREDE
Galatasaray'da takımdaşlık yok, Galatasaray'da arkadaşlık yok. Galatasaray'da disiplin yok. Galatasaray'da Hagi'yi seven tek futbolcu yok. Her futbolcunun birbirine posta koyduğu doğru. Daha fazlası da var. Üstüne basa basa söylüyorum, daha fazlası da var ama Cuma'ya da derbi var. Şimdilik bu kadarı yeter.
KÜLLERİNDEN DOĞAR!
BÖYLE bir takım Fenerbahçe'yi yenebilir mi? Normal şartlarda yenemez. Ama futbol bu. Fenerbahçe'nin en sıkıntılı dönemlerinde Galatasaray'ı yenip küllerinden yeniden doğuşunu, belki bu cuma Galatasaray da gerçekleştirebilir.
DEFANS TİTREK MUM
Galatasaray'In Hagi'nin marifetleriyle dağılan ve 'titrek bir muma' dönen geri dörtlüsü var. Özellikle son Ankaragücü maçı ile darmadağın edilen bu geri dörtlü nasıl toparlanır, ideal şekli nasıl bulunur? Bu çok da kolay değil. Kaleci Zapata ne kadar güven verebilir. Hele Sabri'nin yokluğu, ister savunmada, isterse orta alanda büyük eksiklik olarak hissedilecektir.
YENİLGİSİZLİK GERER
Galatasaray'In bu maçta iki büyük avantajı olabilir. Hücumda Baros ile Pino'nun hareketli oyunu, bir de rakibin orta alanında Emre gibi çok büyük bir kozun olmayışı. Ancak gene söylüyorum. Bu maçta Galatasaray'ın en büyük avantajı, bu maçı hırs yapması. Yaparsa oyuna ortak olur, şansı artar. Bir de şu var: Galatasaray'ın daha Aslantepe'de yenilgisi yok. Bu mabetteki ilk Fenerbahçe maçını kaybetme riski de Galatasaraylı oyuncuları gerebilir, olumsuz etkileyebilir.
Beşiktaş'ın gözü aydın
Beşiktaş'ın hocası Schuster, Başkan Yıldırım Demirören'e başarılı olamadığını, istifa ettiğini söylemiş. Zaten Beşiktaş'ta başkan ve bir-iki yönetici dışında kimse Schuster'in kalmasını istemiyordu. Maçlardaki görüntüsü, antrenmanlardaki tavrı, Schuster'in mutsuzluğunu ve ipleri kopardığını açık biçimde gösteriyordu. Tazminatsız kurtulduğu için 'Beşiktaş'ın gözüaydın' diyorum.
Ancak 'Takımda Portekizli çok, onlara uygun bir hoca getirelim' derlerse bu Beşiktaş'ın felaketi olur.
TECRÜBE...
AYNI ülkenin hocası ile oyuncuları bir takımda olunca, uyum yerine ciddi bir gevşeklik, ciddi bir boşvermişlik, ciddi bir ülkedaşlık dayanışması başlıyor. Takım 'onlar-bunlar' diye ikiye-üçe, hatta daha fazla gruplara ayrılıyor.
BEŞİKTAŞ'IN kadrosunda İspanyol ve Portekizli oyuncular çoğunlukta. Alman olmasına rağmen İspanyollaşan Schuster bu futbolculara ayrıcalık tanımadı mı? Her oyuncuya aynı ilgiyi gösterdi mi? Takım darmadağın oldu.
ÇETE İSTEDİ
KİRALIK bir Fernandes'e yer açmaya çalışırken Yavru Kartal Necip'i, usta Kartal Ernst'i yok etmeye başladı. Almeida'lar, Guti'ler, Simao'lar, hatta Q7'ler gerçek çizgilerinin çok gerisinde kaldılar. Öyle ki anlayış 'Q7 çetesi istedi, Schuster yaptı' algılamasına döndü.
DÜNYANIN parasını alacaksınız, büyük kariyer sahibi olacaksınız, Beşiktaş seyircisinden sevgi saygı göreceksiniz ama Türkiye'de tatil yapar gibi futbol oynayacaksınız. Beşiktaş yönetiminin parasına, seyircisinin heyecanına, beklentilerine, umutlarına yazık değil mi?
YANİ sonuç şu: 'Takımda İspanyol, Portekizli çok, onlara uygun bir hoca getirelim' derseniz, geçmiş olsun, yanarsınız. Bu anlayış, bu yan gelip yatma yeni hoca ile de aynen devam eder. İngiliz getirin, Brezilyalı getirin, İtalyan getirin, Türk getirin, kimi getirirseniz getirin ama asla bir Portekizli, ya da İspanyol getirmeyin. Umarım, Schuster örneği sizlere iyi bir ders olmuştur.
Aykut Hoca'nın sorunu ortada
Fenerbahçe rakibine oranla elbette daha rahat. Ama bu maçı kazanacağı anlamına gelmez. Eğer Gökhan, Yobo, Lugano, Andrea Santos'dan oluşacak Fenerbahçe geri dörtlüsü iyi oynarsa, Galatasaray'ın bu savunmayı geçmesi zor olabilir. Üstelik kalede, en iyi sezonlarından birini yaşayan Volkan var.
ORTA SAHA SORUNU
Fenerbahçe büyük sıkıntıyı orta alanda yaşayacak. Emre'nin yerine Cristian oynasa, yabancı kontenjanına takılacak. Yani o zaman Dia, ya da Stoch gibi hücum gücü çok etkili yabancılarından yararlanamayacak. Cristian oynamasa, büyük ihtimalle Özer oynayacak ki, o da Cristian'ın yaptığını büyük ihtimalle yapamayacak.
ALEX OLAĞAN TEHLİKE
Galatasaray maçı öncesinde sanıyorum ki, Aykut Hoca'nın en büyük sıkıntısı bu olacak. Hücumu anlatmaya zaten gerek yok. Alex, Niang. Kontrolleri zor oyuncular. İyi olurlarsa, Galatasaray savunmasının başına ciddi sıkıntılar açabilirler.
KLASİKLERDEN ÖTESİ
TABİİ biz, normal şeyleri yazıp konuşuyoruz. Eksik kalacak bir takım, büyük bir bireysel hata, olağanüstü bir vuruş, ya da kurtarış sonucu direkt olarak etkileyecektir. Derbilerin favorisi olmaz klasiğine rağmen sonuç şu: Fenerbahçe'nin kazanması, ya da beraberlik normal. Galatasaray'ın bu şartlarda kazanması ise gerçekten büyük başarı olur.
Yeni sezonda Sarvan görevde olmaz
'MHK başkanı ile yardımcısı benzine ateş atıyor. Zaten Mahmut Başkan seçime girse de girmese de başkası başkan olsa da olmasa da bilin ki yeni sezonda Oğuz Sarvan MHK'sı olmaz'
Futbol Federasyonu herkesi 'sağduyu'ya çağırıyor. Trabzonspor Kulübü ikinci bir bildiri ile ortamı yumuşatmaya çalışıyor, 'tam işler sakinleşiyor' derken, bizzat MHK Başkanı ile yardımcısı ateşin üstüne benzin atıyor. Kardeşim, size ne. Sizi aslan gibi savunan bir Futbol Federasyonu var. Sizin yüzünüzden başı dertten kurtulmayan bir Federasyon Başkanı var. Bir hiyerarşik düzen var. Size ne oluyor.
ÇÖZÜM KÜFÜR ETMEK Mİ
Tamam hakemler hakarete uğruyor. Kulüpler her kararın, doğru-yanlış kendi lehlerine olmasını istiyor, hakemlerin şerefi-haysiyeti iki paralık ediliyor ama çözüm sizin ettiğiniz küfürler, sizin kulüp başkanları için yaptığınız aşağılamalar değil.
ÇÖZÜM birlik olmanız. Birbirinizin kuyusunu kazacağınıza omuz omuza vermeniz. Ama yapamıyorsunuz, birbirinizi yemekten, koltuk peşinde koşmaktan birlik olmaya, dayanışmaya fırsat bulamıyorsunuz. Sonra her hafta hakkınız olmadığı halde hakaretleri yiyip oturuyorsunuz.
TEK ÇATI OLSANIZA
BİRLİK olsanıza, tek bir çatı altında toplansanıza, hatta grev hakkınızı kullansanıza. Olmaz, illa kuyu kazmalar, birbiri için çamur atmalar, arkadan konuşmalar. Yakışıyor mu size. Hakimin kararına temyiz var, sizin kararlarınıza yok. Böyle bir gücü elinizde bulunduruyorsunuz, değerinizi, öneminizi bilin. İnsani, vicdani ölçülerinize çok ama çok dikkat edin.
HATALARA BİR BAKIN
Hakemlerİ savunmaktan, hakemleri korumaktan yıldık. Ama hakemler de kendilerine çeki- düzen vermeli. Kulüplere kendilerini aşağılama şansı tanımamalı. Bu hafta bakıyorum, Buca-Gaziantep maçında Gaziantepspor'un çok açık bir penaltısı güme gidiyor. Bursaspor ofsayttan gol yiyip berabere kalıyor. Kayseri ofsayt bir golle mağlup olup Avrupa yolunda darbe alıyor. Çalan, ya da çalmayan, kalkan ya da kalkmayan bayraklarla sıralamalar etkileniyor.
SİZ kendinize gelin, bırakın kavgayı sizin adınıza başkaları yapsın. Federasyon yapsın, medya yapsın. Ama onlara bu şansı yaratın.
BU MHK KESİN GİDER
Herkes ortalık yumuşasın derken MHK Başkanı Oğuz Sarvan ile yardımcısı Yüksel Okçuoğlu'nun yaptıkları olmadı. Geçen yılın sonunda söylemiştim yanıldım ama bu defa yanılacağımı kesinlikle sanmıyorum. Mahmut Başkan seçime girse de girmese de başkası başkan olsa da olmasa da bilin ki yeni sezonda Oğuz Sarvan MHK'sı olmaz. Bir daha söylüyorum. Yeni sezonda Oğuz Sarvan MHK'sı olmaz. Ama hiç olmazsa şu dokuz haftayı kazasız-belasız bitirelim. Herkes sussun, herkes işini yapsın, sadece futbol konuşsun. Bizim istediğimiz budur.