CHP ve HDP’lilerin çok kötü bir huyu var.
Maalesef gerçeği çok rahat çarpıtabiliyorlar.
Sanırım bir tür Baasçı ortak alışkanlık bu.
Geçen gece CNNTürk’e çıkan CHP Genel Başkan Yardımcısı Selin Sayek Böke de “Bu teklif denetim mekanizmalarını ortadan kaldırıyor” diyordu.
Konuşan bir başka CHP veya HDP’li olsa da fark etmeyecekti. Ya teklifin içeriğine girmeyerek milletin hassas olduğu genel konularda yanıltıcı beyanda bulunacaktı, ya da teklifi değerlendirirken maddi çarpıtmalara başvuracaktı.
Bu teklif 18 madde… Bâtıni yorumlara açık olmayan, anlaşılması kolay bir metin. Teklifte ne ilk üç madde ile ilgili bir değişiklik var, ne de rejim ve rejimin yapısı ile ilgili bir düzenleme var.
Federasyona yol verecek hiçbir madde olmadığı gibi, üniter yapıyı daha da güçlendiriyor.
Özetleyelim: Askeri yüksek yargı ve sıkıyönetim kaldırılıyor. Vekil sayısı 550’den 600’e çıkıyor. Seçme yaşı 18 olduğu için seçilme yaşı da bununla eşitleniyor. HSYK’da (HSK) atanmışların seçtiği üyeleri artık TBMM seçerken, Cumhurbaşkanı’nın seçtiği üye sayısı değişmiyor. Anayasa Mahkemesi konusunda herhangi bir değişiklik yok. Yürütme Cumhurbaşkanlığı yönetim sistemine geçtiği için bütçeyi yine hükümet hazırlarken, yine TBMM onaylıyor.
Yürütmeyle ilgili düzenlemenin içeriği ise şu: Hükümetin artık genel seçimlerden sonra Meclis’in içinden dolaylı şekilde çıkmasına son verilip, ikinci bir sandıkla milletin doğrudan seçmesi yoluna gidiliyor. Yürütmede çift başlılık sona ermiş, rejim bunalımlarının, Cumhurbaşkanı/Başbakan kavgalarının önüne geçilmiş oluyor.
Ecevit 1977’de, AK Parti 7 Haziran’da yüzde 41 ile hükümet kuramadı, hatırlayınız. Sonrasında olanları da…
Hükümeti Meclis seçmediği için gensoru ve güvenoyu pratiklerinin sürdürülmesi artık mümkün değil. Çünkü yasama ve yürütme arasında organik bir bağ kalmıyor ki, kuvvetler ayrılığı tam anlamıyla bu demek…
Güvenoyunu zaten yüzde elli artı bir ile Cumhurbaşkanı’nı seçen halk sandıkta veriyor.
Peki Böke’nin dediği gibi Meclis’in denetleme yetkisi ortadan kalkıyor mu?
Hayır.
TBMM’nin temel ve en güçlü denetleme pratiği olan kanun yapma tekeli Meclis’in elinde. Üstelik kanun yapma pratiği hükümetten alınıp, milletvekillerine veriliyor.
Şu anda olmayan birçok denetleme mekanizmasına kavuşuyor TBMM.
Cumhurbaşkanı’nı yargılama, onu seçime götürme, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerini kanunla yürürlükten kaldırma, OHAL’i kısaltma veya tamamen sona erdirme, HSK’ya 7 üye atama gibi, birçok yeni ve etkin denetleme imkânına kavuşuyor.
Genel görüşme, Meclis soruşturması, Meclis araştırması, yazılı soru gibi denetleme yetkileri aynen devam ediyor.
“Eğer Cumhurbaşkanı ile Meclis’te çoğunluk elde eden parti aynı olursa, Meclis’in denetleme yetkisi tek elde toplanır” itirazı ise millet iradesine saygısızlıktır. ABD’de şu an hem Başkanlık, hem de Kongre’de çoğunluk Cumhuriyetçilerde değil mi? Bunu sorgulamak millet iradesini sorgulamaktır. Çünkü her kombinasyon seçimle, millet tarafından oluşturuluyor. (Tabii milleti affedersiniz “böcek” olarak görenler onun iradesine kuşkuyla bakıyorlar.)
Bu sistem siyasette yenilenmenin önünü açıyor. Bir Cumhurbaşkanı çok başarılı olsa dahi, en fazla iki dönem iktidarda kalabiliyor. Cumhurbaşkanı adayı olmak için milletvekilliğinden vazgeçilmek zorunda. Bir genel başkanın seçimi kaybetmesi durumunda görevine devam etmesi artık çok daha zor.
Sanırım CHP’nin asıl korktuğu bu. Artık sadece kurultay kazanmakla genel başkanlık koltuğuna çakılmak ve darbe gözlemek söz konusu olmayacak. Halkın yüzde elli artı birinin oyunu almak için liderler toplumun tamamını kucaklamak zorundalar. Mezhepçi, ayrılıkçı, marjinal akımların yürütmeyi ele geçirmesi mümkün değil. Ama bugün mümkün…
Benim bu yazdıklarım içinde teklifte olmayan bir şey yok.
Peki onlar neden yalan konuşmak zorunda kalıyorlar?
- Teklifin tam metnine aşağıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz.