Bazı yazarlar, dindarlık vurgusu yoğun olan yazarlara “İslami köşe yazarı” diyor.
Bu “İslami köşe yazarı” tamlamasını okuyunca aklıma bir ara bir İranlı Bakan’ın ortaya attığı “İslami taşıt aracı” projesi geldi.
O dönemde çok şükür ki bazıları çıkıp bu araç projesinden berbat bir “çıkarsama” yapmadılar.
Misal, şunu demediler: “Eyvah şimdi de İslami araç modası çıktı. Oysa bunlar demokrasiyi araç olarak görürlerdi. Demek ki bunlar ‘demokrasi aracı’ndan vazgeçip ‘İslami araç’ imaline başladılar.”
Öyle ya, “İslami taşıt aracı” ne demektir?
Arabanın “gâvuru” var mı ki “İslamisi” de olsun?
Benim bildiğim, arabanın “gâvur”(!) mucidi vardır.
Üstelik “% 99’u Müslüman olan” ülkemizde araştırma yapılsa araba kullananların % 99’u “Gâvur yapıyor aaabi..” diyecektir!
Çünkü bizim Türkler belki otomotiv sanayisinde öncülük yapamadılar ama “gâvur gibi” araba kullanarak, insanı “dinden imandan çıkarmada” üstün başarı gösterdiler.
Tam da burada bir ekleme yapayım: Kullananlar bilir; bilgisayarda yazı yazarken bazı sözcüklerin altında yeşil çizgi belirir.
İşte bilgisayarda “gâvur” sözcüğünü yazdığımda sözcüğün altında uyarı babında otomatik olarak yeşil bir çizgi belirdi.
Adı geçen çizgi demek istiyordu ki: “Ey yazar bu sözcükte yer alan a harfinde şapka olacak”
(Yeşil.. gâvur.. şapka.. Şu terkipteki ilginçliğe bakar mısınız? Oysa ben İnkılâp Tarihi’nden notlar falan da yazmıyordum!)
Bir de sözcüğü düzeltmek için farenin sağ kısmına basınca karşıma “Argo sözcük” şeklinde bir uyarı yazısı çıktı.
Oysa “Gâvur yapıyor aaabii..” diye yazınca da bu ibare çıkmıştı. Oysa buradaki gâvur nitelemesi iltifat maksadıyla yazılmış idi.
Evet, tekrar “İslami araç”a dönelim: “Böyle bir araç yapılmasının amacı ne ola ki?” diye düşünüp durdum ama meseleyi bir türlü çözemedim.
Acaba böyle bir aracın “know-how”u kime aittir?
Acaba çalışanlar İslami hassasiyeti mucip kişilerden mi oluşacak?
Ya da “İslami araç”a İngiliz akaryakıt şirketi Shell’den yakıt konulursa gösterge paneli sinyal verecek mi?
(Bu arada Shell, geçenlerde gazetelere ilan vermişti. Kuruluşunun 90. yılını kutladıklarını belirtiyordu. Kuruluş yılı, demek ki 1923.. Haa, şu Lozan’ın görüşüldüğü yıl..(!) Hazır, parantezi açmışken şunu da açayım: Avusturyalı şirkete ait Petrol Ofisi’nden yakıt alarak, Viyana kapılarına dayanmış ecdadın anlatılacağı bir konferansa gitmişliğim de vardır!)
Kaldı ki “yurtsever benzin” satan bir marka, “yurdu satanlara” akaryakıt verdiğinde Cumhuriyet’in tüm kazanımları yerle yeksan olacaktır!
Hatta bu “ıstırap”tan mustarip olanları istasyonlarda promosyon olarak verilen ıslak mendiller bile ferahlatamayacaktır.
Büyük İslam müfessiri, hatta müçtehidi, hatta ve hatta fıkıh dünyasının allame-i cihanı olan Ruhat Mengi daha iyi bilir ama benim bildiğim kadarıyla zaten Kur’an-ı Kerim’in hiçbir ayetinde “İslam’a uygun 95 oktan kurşunsuz benzin” diye bir ibare de yer almamaktadır.
Hele hele Başbakan Erdoğan, seçim otobüsüne “yurtsever benzin” koydurmayıp “Katkılı Kuzey Irak benzini” koydurursa asıl çıngar o zaman çıkacaktır.
Böyle bir durum birkaç yıl önce olsaydı AK Parti’nin seçim otobüsü, AK Parti’nin kapatılması davasında delil olarak kullanılmak üzere herhalde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yeddiemin otoparkına çekilirdi!
Çekildikten sonra bir de bakmışsınız ki “hiç de çekilir” olmayan bir karar verilmiş ve bu memleket “çekilmez” hale gelmiş.
(Bir önceki kapatma davasında, hatırlayınız, AK Parti’nin aracı yeddiemine değil servise çekilmiş ve akıllarınca “rot-balans” ayarı yapılmasına karar verilmişti. Böylece, hukukun balataları daha da sıyrılmış, vatandaşın da bu arada sıdkı sıyrılmış, bazı gazetelerin bujileri ise “meme yapmıştı”!)
Evet, “İslami araç”tan turlaya turlaya bakınız nereye geldik.
Elbette ben burada “İslami taşıt aracı”nın anlamsızlığına işaret ettim.
Oysa bazıları “İslami taşıt aracı”nı bırakmış, “İslam’ın tüm araçlarına” itiraz etmeyi marifet sanmaya başlamıştır.