23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda 'Çocuklarımıza saygı gösteriyor muyuz' konusunu işleyerek, çocuğa saygı kavramının içini açmak istedim. Biz büyükler genellikle çocuk ve gençlerimizden saygı görmediğimizden yakınırız. Bebeklerimiz içinse, 'Hiç söz dinlemiyor' deriz. Çocuğumuzun bizim her sözümüzü dinlemesini, bir dediğimizi iki etmemesini isteriz. Onları büyütürken elimizden gelenin en iyisini yaparken, bildiklerimizin yüzde yüz doğru olduğuna inanırız çoğu kez. Ama bildiklerimizin çoğunu da bize birileri öğretmiştir ve maalesef bildiklerimiz her zaman doğru değildir. Üstelik çağ değiştikçe bilgiler, dolayısıyla doğrular da değişir ve kendimizi yenilemediğimizde çocuklarımıza verdiğimiz mesajlar da sağlıksız olur.
Kuşkusuz yeniçağın anne-babaları çocuklarını büyütürken çağa uygun bilgilerle kendilerini donatmak konusunda çok istekliler; bunu bizzat sitemizi takip eden aylık 250 bin ebeveynden biliyorum.
Fakat yine de genele bakacak olursak, çocuğun yaşam hakkına bile yeterince saygı gösterilmeyen bir ülkede yaşadığımızı söyleyebiliriz. Çocuğunun değerine inanan aileler ise genelde çocuklarınız sevdiğini söylerler ama onların bile çocuğu saydığı pek görülmez.
EVDE ANNE-BABA OKULDA ÖĞRETMEN
Evde anne-baba çocuğa sürekli 'Şunu yap bunu yapma' der, okulda da keza öyle; üstelik okulda bir de kıyasıya rekabet vardır. Evde anne-baba, okulda öğretmen kendisini çocuktan üstün görür. Kültürümüz de bunu bize dayatır, küçükleri severiz, büyükleri sayarız biz toplum olarak...
Çocuğa saygı deyince, etrafımıza şöyle bir baktığımızda bile çocuklarımıza saygı göstermediğimizin yüzlerce örneğini görebiliriz: Evde çocuğumuzun hep olumsuz yönlerini eleştiririz, olumlu yanlarını ise pek konuşmayız; onlar çocuğun görevidir! Bebeklere zorla yemek yedirmeler ülkemizde had safhadadır. İtiraf edelim ki, bizler çocuklarımızı bizden bağımsız bireyler olarak kabul etmeyiz; zaten toplum olarak bağlı değil bağımlı ilişki severiz ve birey olmak isteyenin de başını erkenden eziveririz. Sonra da eşlerimizi eleştiririz, anasına çok düşkün ondan bağımsız karar veremiyor diye...
KÜÇÜK DÜŞÜRMEYİN AŞAĞILAMAYIN
Okul hayatı ise, eti senin kemiği benim anlayışı ile sürüp gider ve bu anlayışta çocuğa saygının yaşaması beklenemez. Çocukların teneffüs hakkının bile ellerinden alıveririz biz. 'Cezalısın teneffüse çıkmayacaksın!' Bu çocuğa saygısızlıktır ve her saygısızlık da bir hak ihlalidir! Üniversite adaylarının başına gelenleri söylemeye gerek bile yok! İlkokuldan başlayarak çocuklarımızı gelecek kaygısıyla ödevdi, sınavdı derken yüzlerce saygısızlığa maruz bırakırız, bizim için normali budur! Öğrenmekten zevk alan öğrencilerden ise, eziyetten zevk alan öğrenciler yaratmakta üstümüze yoktur! Çocuk sınıfta bir dersi anlamasa, 'Anlayan nasıl anlıyor' denilerek aşağılanır, arkadaşları arasında küçük düşürülür.
Sokakta hiç tanımadığımız çocuğa, 'Önüne baksana, hiç aklın yok mu senin' diye bağırmak bizim toplumumuzda normaldir. Parkta, bahçede gördüğümüz bebekleri-çocukları izin almadan şapur şupur öperiz, bu normaldir! Lokantalarda garsonlar çocuklara gürültü yapmayın, diye bağırırılar, bu da normaldir. Bahçede oynayan çocuk, komşu tarafından hakarete uğrar, 'Ne biçim çocuksun sen, git başka yerde oyna' denir.
Ve bütün bu yaptıklarımızı görmezden geliriz, çocuğa saygı göstermeyiz, ama çocuktan saygı bekleriz... Peki, çocuk almadığı bir şeyi nasıl verecek?
Herkesin, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nı kutluyorum ve 7'den 70'e herkesin birbirine saygı gösterdiği bir dünya diliyorum. 23 Nisan'la ilgili etkinlikler için, www.anneoluncaanladim.com'un Bilgili Çocuk-Süper Anne sayfalarından 'Küçüklere Etkinlik' bölümüne mutlaka bir göz atın, derim.