‘Merak ilmin hocasıdır’ der Bediüzzaman. Merak olmadan, öğrenme ve ilim de olmaz. Hakikate ulaşma iştiyakı araştırma azmini kamçılar. Einstein’ı keşfe götüren de ‘tutkulu bir meraklı’ olmasıdır. Tecessüs, mahrem hayata ve birtakım gaybi konulara dair olmadığı müddetçe makbuldür, ilmin kapılarını açar insana.
Bugün bilgiye ulaşmanın çok kolay olduğu bir dünyada yaşadığımızı söylüyoruz her fırsatta. Ama aslında hakikat yüzeyde değil, çok daha derinlerde. Hakikate ulaştıracak bilgi ise, bazen nadir bir el yazmasının sayfaları arasında gizli olabiliyor. Eskiler bu nedenle ‘talebe’ diyor öğrenciye. Zira ancak talep eden, arayıp bulan, ilmin kapısını arayabilir.
Neyse ki, milyonlarca öğrenci arasında hâlâ ilme ‘talip’ olanlar var da, onların ilim yolculuklarındaki küçük rastlantılar dahi kültür dünyamızı aydınlatıyor. Bilim tarihçisi Hüseyin Şen de bunlardan birisi. Geçtiğimiz günlerde kütüphanelerimizden çalınıp, yurtdışına taşınan iki yazma eserin Türkiye’ye dönüşüne vesile oldu. Şen, Hollanda Utrecht Üniversitesi’nde bir akademisyen. Fuat Sezgin Hoca’nın da talebesi. 2014 yılı başlarında internette Osmanlı mimarisinde kuş evleri görüntüleri ararken bir görsele rastlıyor; Konya Yusuf Ağa Kütüphanesi’nden çalınan bir yazma esere dair bilgiye... Merak bu ya, Kültür Bakanlığı’nın web sitesindeki çalıntı eserlerin listesine de bakıp, oradan da teyit ediyor. Sonra zihninde şöyle bir soru beliriyor; bu yazmalar ‘yeni’ oluşturulmuş hangi koleksiyonda bulunabilir? Dünyadaki önemli yazma eser koleksiyonlarının kataloglarını kütüphanesinde bulunduran Şen, bir tarama yapıyor.
Katalogların birinde internette rastladığı bilgiyle örtüşen bir eser künyesi dikkatini çekiyor ve üzerinde yoğunlaşıyor. Kitaba dair çoğu bilgi, -istihsah tarihi, müstensihi, ebatları vb.- çalıntı listedeki eserle uyuşuyor. Sonra listedeki diğer yazmaları da kontrol etme ihtiyacı duyuyor. Ve çalıntı eser listesindeki bir başka eserin de elindeki katalogda olduğunu görüyor. Vakit kaybetmeden tüm bilgileri Konya Yazma Eserler Kütüphanesi yetkililerine bildiriyor. Artık iş bürokraside… Beklemeye koyuluyor. Aradan yıl geçiyor. Ve bir gün e-posta kutusuna bir mail düşüyor; ABD’deki Lawrence J. Schoenberg Koleksiyonu’nda yer alan 406 ve 440 numaralı iki yazmanın Türkiye’ye geri döndürüldüğü bildiriliyor ve kitapların iadesine katkısı nedeniyle kendisine teşekkür ediliyor. Bir bilim insanı için paha biçilmez mutluluk. Tutku dolu, meraklı bir arayışın büyük armağanı… Fahrettin el-Razi’nin felsefe ve kelam üzerine yazdığı 13.yy’dan kalma ‘Lubab el İşaret vet-tenbihat’ ile Yakub es-Sekkaki’nin ‘Miftahu’l-Ulum’ adlı gramer kitabı, Pennsylvania Üniversitesi’ndeki Schoenberg Koleksiyonu’na nasıl oluyorsa dahil olmuş. Türkiye’den yetkililer, üniversite ile irtibata geçip, kitapları istiyor. Çeşitli müzakereler sonucunda kitap Türkiye’deki kütüphane raflarına geri döndürülüyor.
Kütüphaneden çalınan 111 eser için 2000 yılında Interpol kanalıyla gerekli duyuruların yapılmış olması, kuşkusuz iade süreçlerini kolaylaştırmış. Ama asıl gayret müdekkik, tutkulu bilim insanlarının araştırmaları, ihbarları ve Kültür Bakanlığı’nın özverili çalışmalarıdır. Bu gayretler sayesinde kültürel varlıklarımızın izini sürmek, onları ait oldukları mekâna döndürmek mümkün olabiliyor.
Küçük bir bilgi kırıntısı bazen hakikate giden yolun köşe taşı oluyor. Yeter ki, mütecessis ilim talipleri olsun.