Mücadele büyük, aynı zamanda da oldukça zorlu.. Türkiye, Cumhuriyet Tarihi’nin en büyük temizliğini yapıyor. FETÖ denilen ihanet yapılanması, büyük ölçüde çökertilmiş durumda.
Ancak, sıkıntılar var…
Bir süredir Anadolu’dayım ve çok insanla görüştüm. Bunların büyük bölümü de tutuklu aileleri. Tamamı, cezaevindeki yakınlarının “suçsuz olduğunu” söylüyor. Ancak, konuşurken görüyorsunuz ki, durum pek de öyle değil. En azından ucundan bucağından bir şekilde FETÖ’ye bulaşmışlar. O yüzden hiç biri hakkında hüküm ortaya koyacak değilim. Bu konudaki kararı mahkemeler verecek.
Ben işin başka tarafı ile ilgiliyim. FETÖ’nün ortaya çıkardığı bir sektörden bahsetmek istiyorum. Dört bir yanda sahtekarlar ortaya çıkmış durumda. “Devlet adına” sözler veriyorlar. Devletin gücünü ranta çevirmeye çalışıyorlar. Bu ailelerle görüşüp, “Biz senin işini hallederiz” diyorlar:
-Tabi bunun da bir bedeli olacak.
İnsanlardan para sızdırmaya çalışıyorlar. Üstelik, sayıları hiç de az değil. “Cezaevlerinden FETÖ’cü çıkarma ticareti” oldukça yaygın hale gelmiş durumda. İşte bu yüzden, görüştükleri insanlara “sakın ha” diyen savcılar biliyorum:
-Sakın bu insanlara güvenmeyin. Sakın kimseye para vermeyin. Biz de tutuklu yakınlarından para istendiğine dair çok duyum alıyoruz. Sakın bu işlere girmeyin. Adaletin vereceği kararı bekleyin.
***
Tek sıkıntı bu da değil…
Bir de FETÖ ile mücadeleyi şahsi çıkarları için kullananlar var. Mücadeleyi en fazla sekteye uğratan, kirleten ve bu temizlik hareketine en büyük zararı verenler de onlar. “Fırsat bu fırsat” diyorlar. FETÖ üzerinden bir karalama kampanyası yürütmeye çalışıyorlar. “FETÖ’cü” suçlaması ile siyasi rakiplerini temizlemeye çalışıyorlar.
“Siyasi rakip” dediysem, sanmayın ki başka partilerin önde gelen isimlerini hedef alıyorlar. Asıl çekişme, aynı parti içindeki isimler arasında yaşanıyor. Hem de hiç acımasızca ve kıyasıya.
Birkaç gündür öyle olaylar dinledim ki, insanın tüylerini diken diken edecek cinsten. Dün FETÖ denilen ihanet şebekesi ne yapmışsa, bugün de rakibini tasfiye etmek için aynısını yapanlar var.
Altını çizerek uyarmak istiyorum. FETÖ kadar zararlı bunlar! Bugün açtıkları yaralar zaman içinde daha da büyüyecek. Acil müdahale edilip frenlenmezse, ileride telafisi çok zor bir hale bürünecek.
***
Bitmedi, devam edelim…
Dün FETÖ’cü hakim ve savcılar vardı. Kanunlara değil, bağlı oldukları “imamların” ağzından çıkacak sözlere göre kararlar verirlerdi. İnsanların adalete duyduğu güveni zedelediler, ülkeye çok büyük zararlar verdiler.
Büyük ölçüde temizlendiler ve geçmişe göre daha rahatız artık.
Ancak, HSYK’ya verilen şikayet dilekçelerine bakılırsa, daha yapacak çok iş var. Vatandaşlar ve avukatlar öyle olaylar anlattılar ki, insanın inanası gelmiyor.
Elbette durum eskiden olduğu gibi vahim değil. Buna rağmen, özellikle belli yerlerde baktıkları davaları şahsileştiren, karar verirken hukuk yerine başka kriterleri öne çıkaran bazı isimlerden bahsediliyor. Haklarındaki dedikodu ve söylentiler ayyuka çıkmış durumda. Altında pek çok avukat ve vatandaş imzası ile çok vahim iddiaların yer aldığı HSYK’ya veriler dilekçeler biliyorum.
HSYK, bunları dikkatle incelemeli ve gereğini yapmalı. Çünkü, özellikle küçük yerlerde çok ciddi tartışmalar yaşanıyor.
***
Tekrar başa dönersek…
Devletin zirvesinde büyük bir kararlılık var ve FETÖ ile mücadele bu kararlılık çerçevesinde yürüyor. Burada bir sıkıntı yok.
Sıkıntı, aşağılarda. Mücadeleye zarar verenler, bu büyük temizlik seferberliği devam ederken şahsi çıkar sağmaya çalışanlar. Mücadelenin geldiği noktada, onlar da en az FETÖ kadar tehlikeli. Üstelik, onların attığı adımlar, ülkeyi idare edenleri de töhmet altında bırakıyor. FETÖ gibi onların da üzerine kararlılıkla gidilmeli ve bu mücadeleyi zedelemelerine, sulandırmalarına izin verilmemeli.