Özal’ın Anavatan Partisi’ni hatırlarsınız. Kenan Evren’in seçimlerde MDP’yi işaret etmesine rağmen iktidara geldi. Yine Cumhurbaşkanlığı Koltuğu’ndaki Evren’in engellemelerine rağmen önemli işler yaptı. Seçmen de o yüzden ANAP’a bir “ikinci dönem” şansı daha verdi.
Sonrasını biliyorsunuz…
ANAP’ın kendisine fazla güveni hataları da beraberinde getirdi. “Metal yorgunluğu” denilen hadise gerçekleşti. Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilip uzaklaşması partide bocalamalara yol açtı. Bunların tamamı bir araya gelince, parti ile seçmenin bağı yavaş yavaş aşınmaya başladı.
Üstüne bir de zamanında müdahale edilmemesi eklenince, ANAP koalisyon hükümetlerinin dolgu maddesi haline geldi. Zaman içinde de yok olup gitti.
Şimdi gelelim bugüne…
Türkiye’de 3 Kasım 2002’den beri tek başına iktidarda olan bir AK Parti gerçeği var. Girdiği her seçimde başarıyı yakaladı. Bu günlere kadar geldi. Geldi, ama AK Parti’de de bir “metal yorgunluğu” var. Bunu ben söylemiyorum, bizzat AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan dillendiriyor.
Daha önce de yaşadık biz bunu. O yorgunluk, önce ANAP’ı, ardından da DYP’yi vurdu. Özal ve ardından Demirel, Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ne çıktığı ve bizzat müdahale edemediği için her iki parti de eridi ve yok olup gitti.
Bugün ise şartlar daha farklı. Sistem değişti; Türkiye, Partili Cumhurbaşkanlığı’na geçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı zamanda AK Parti’nin de Genel Başkanı. Geçmişte ANAP ve DYP’nin başına gelenlerin AK Parti’de de yaşanmasını istemiyor. Aksayan yerlere bizzat müdahale ediyor.
Bugün yaşananlar budur!
HHH
İşte bu yeniden yapılandırma çerçevesinde AK Parti’de 20 il başkanı istifa etti. Bunların büyük bölümüne atamalar yapıldı. İlçelerde yapılan değişiklikler ise, neredeyse yarıyı buldu.
Bu değişim, yenileme ve takviye çalışmaları devam edecek gibi görünüyor. Erdoğan, 2019 seçimlerine yenilenmiş ve zinde bir teşkilat yapısıyla girmek istiyor.
Üstelik, FETÖ denilen büyük bir bela atlattı bu ülke. Doğaldır ki, yeni düzenlemeler yapılırken, o yaşananlar da göz önünde bulundurulacak.
Belediyelere gelince…
Siyasi partiler için il başkanlıklarından çok daha önemli kurumlar belediyeler. Çünkü belediyeler, bire bir halkla yüz yüze ve diyalog içinde olan kuruluşlar. Belediye hizmetleri ve faaliyetleri, geçmişte gün oldu siyasi partilere iktidarlar kaybettirdi, gün geldi onları iktidara taşıdı.
AK Parti, oralarda da bazı düzenlemeler yapıyor… Doğaldır ki, bu da tartışmaları, dedikoduları, siyasi hasımların eleştirilerini ve ilaveten bazı yerel rahatsızlıkları beraberinde getiriyor.
Ama Erdoğan kararlı. İran dönüşü yaptığı açıklamada bunu açıkça ilan etti. Gerektiğinde yeni istifalar, hatta görevden almalar yaşanabileceğinin sinyallerini verdi:
-Bir makama gelirken her şey iyi güzel. Ama benim metal yorgunluğu dediğim durumlarda makamın boşaltılması neden yadırganıyor?
Devamında ise noktayı koydu:
-“Benim şan ve şerefim var” dersen, kusura bakma, ama partinin şerefi herkesin şerefinin üstündedir.
Böylece, bundan sonra yaşanabilecek tartışmalara cevap da vermiş oldu. Ne demişti, son günlerde hakkında en çok tartışma yürütülen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek:
-Erdoğan sadece Türkiye’nin değil, ümmetin de lideridir.
Bitti!.. Gökçek, söylenebilecek en güçlü sözleri kullandı. Bu sözlerle kendisi dahil, parti içindeki herkesi bağlamış oldu!
***
Erdoğan, yılların politikacısı. Son derece tecrübeli bir isim. Ayrıca, bizim gördüklerimizi elbette o da görüyor. Türkiye’nin yakın geçmişinde yaşananları çok iyi biliyor. İddiasını devam ettirmek, ülkenin geleceğinde var ve söz sahibi olmak için gerekli tedbirleri alıyor.
O yüzden yaşananlar son derece doğal.
Erdoğan, bu adımları atmayıp bütün aksayan yönlerine rağmen mevcudu muhafazaya çalışsaydı ve tozu toprağı halılın altına saklamaya uğraşsaydı, asıl o zaman yadırganması gerekirdi!