Bir kanun tasarısı, göz göre göre anayasaya nasıl aykırı olabilir?
Hedef büyük, seçim yakın ve bunlara bağlı olarak da mesele, zamanla yarışmaksa böyle bir hata yapılabiliyor.
Büyükşehir belediyesi tasarısından söz ediyorum. Biraz zaman ayırıp derin nefes alarak okumaya başladığınızda, iddialı siyasi yorumlarda bulunmaya, ayrıntıya girmeye gerek kalmıyor. Tasarının; daha ilk maddesinde, anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesine aykırı olduğu görülebiliyor.
Gerçi, 'zip formatını' hatırlatırcasına sıkıştırılmış metin, TBMM İçişleri Alt Komisyonu'nun yoğun mesaisinde, rötuşlandı; değişikliklere uğradı. Ancak Türkiye'de yaşayan insanları, iki ayrı statüye tabi kılan düzenlemeler yerini koruyor.
Tasarı, mevcut 26 büyükşehire 13 ili daha ekleyerek, büyükşehir belediyelerinin sayısını 29'a çıkarıyor. Aykırılık burada değil. Aykırılık; bunu yaparken büyükşehir belediyesi sınırlarında yaşayanlar ile kalan 52 ilde yaşayanları iki ayrı statüye tabi kılmasında. Büyükşehir belediye sınırlarında yaşayanlar ile büyükşehir olmayan illerde yaşayan vatandaşların, iki ayrı kanuna ve birbirinden farklı iki idari örgütlenmeye göre yönetilecek olmasında.
- Bunların başında da büyükşehir kurulan 29 ilde, il özel idarelerinin kaldırılması geliyor. Büyükşehir olmayan 52 ilde il özel idareleri devam ederken, 29 ilde il özel idaresinin işlerini, bakanlıklar, Hazine; valilik, belediyeler bunlar da olmazsa İçişleri Bakanlığı yapacak. Farklı şehirlerde farklı kurallar ve hizmet esasları uygulanacak.
KÖYÜNÜZÜ KAPATIYORUZ RAZI MISINIZ?
Haliyle, böyle bir tasarıda, 'Doğduğum köy neden kapatılıyor? Köyümün mahalle olmasının bana ne faydası olacak?' , 'Yıllardır hizmet aldığım belde belediyem kapatılınca, onca yolu, dağı tepeyi nasıl aşıp derdimi anlatacağım?', 'Benim köyümün merası, ormanı var. Onlardan hep birlikte yararlanıyoruz. Köyüm mahalle olunca, meralar bana kapanacak mı, kapanacaksa bunlardan kim faydalanacak?' sorularının cevapları da yok.
Referandum meselesine, bir de buradan bakabiliriz:
Günlerdir 'yerel seçim tarihi öne alınsın mı alınmasın mı?' sorusu üzerinden tartıştığımız 'referandum', aslında tam da böyle bir karar için hayati önem taşımıyor mu? 'Doğrudan demokrasinin güzel bir arac'ı olarak öğretilen referandumu, tarihsel köklerindeki çıkış gayesine hizmet eden bir konuda kullanmak, seçim tarihini sormaktan çok daha isabetli olabilir.
16 bin 82 köyü kapatıyoruz? Bunları kapatınca, köyünüzün doğal varlıkları büyükşehirin malı olacak, razı mısınız?
MEVCUT SİSTEM BAŞKANLIĞI DESTEKLEMİYOR
Başbakan Erdoğan, pek çok vesileyle başkanlık sisteminin tartışılmasının faydalı bulduğunu açıkladı. Cumhurbaşkanı'nın halkoylamasıyla seçileceği 2014 seçimlerinde, sistemin sorunsuz çalışabilmesi için, mevcut yetkilerde yeni düzenlemelerin zorunlu olduğu da hükümetin farklı üyelerince dile getirilmişti.
Eğer yönetildiğimiz mevcut mülki sistemin, başkanlık sistemini desteklemediğini biliyorsak; bu tasarıyı, yukarıda hatırlattığım açıklamalarla birlikte 'okumak' anlamlı hale geliyor.
Kuşkusuz ki, sistem değişikliği, tartışılmaz bir tabu değil. Ancak anayasa değişikliği gerektiren düzenlemelerin; üstelik yanıbaşınızda Anayasa Uzlaşma Komisyonu aylardır çalışırken, bu kadar 'sıkışık' bir formatta alelacele getirilmesi, tartışılır.