Afrika hem yüz ölçümü hem de nüfus bakımından Asya’dan sonra dünyanın en büyük ikinci kıtasıdır. Yaklaşık 30 milyon kilometrekarelik alanı ile dünya topraklarının yüzde 20,4’ünü kapsamakta; 1 milyar kişiyi aşan nüfusuyla da dünya nüfusunun yüzde 15’ine yakınını barındırmaktadır.
Yeraltı ve yerüstü kaynakları bakımından dünyanın en zengin kıtalarından olan Afrika, asırlardır Batı emperyalizmi tarafından sömürülmesinin, kaynaklarının acımasızca kullanılmasının kaçınılmaz bir sonucu olarak adeta açlık, susuzluk ve yoksulluğun pençesine itilmiştir.
Eski Fransa Başkanı Chirac 2008’deki bir konuşmasında Batı dünyasının sebep olduğu bu sömürü düzenini, “Afrika olmasaydı, Fransa 3.dünya ülkesi olurdu” sözleriyle özetlemiştir.
Ne hazindir ki Afrika’nın zenginliklerini çalıp, insanlarını köle yapan Batı, bugün bu sömürüsünü yardım yapmadan yardım edebiyatı ile unutturmaya çalışmaktadır.
Hollywood yıldızları Oscar ödüllerini aldıkları şaşaalı törenlerde bahsederler Afrika’nın acısından, susuzluğundan, açlığından, çaresizliğinden. Yılın kalan zamanını da cömertçe kendi sorunlarına ayırırlar. Afrika, soyulduğunda ve edebiyatı yapıldığında güzeldir Batı için.
Maalesef bugün dünya, küresel bir ezberi tekrarlamaktadır. Sanayi, üretim, istihdam, pazar ve elbette bütün bunlara sebep olan kâr payı. Dünya kâr payı hırsıyla büyük bir belirsizliğe gidedursun Türkiye, merhamet dolu kurum ve bireyleriyle dünyaya iyiliği telkin etmeye ve bu yolda örnek olmaya devam etmektedir.
Sözü Nijer’de ameliyatına katıldığı ve çocuğunu bırakacak kimsesi olmayan Nijerli bir annenin çocuğunu ameliyat esnasında tüm merhamet sembolü anneler gibi sırtına bağlayarak dünyaya insanlık dersi veren Mülkiye Okyay hemşireye getirmek istiyorum.
Bu değerli hemşiremiz nezdinde Afrika başta olmak üzere tüm mazlum coğrafyalarda görev yapan, ülkemizin merhamet elini her vesile ile dünyaya gösteren, şifa bekleyenlerin umut ışığı sağlık elçilerimize teşekkür ediyorum.
Sudan’da, Somali’de, Arakan’da ve diğer ülkelerde milletimize ve Sayın Cumhurbaşkanımıza gösterilen büyük ilgi ve saygı, sağlık elçilerimizin şahsında ete kemiğe bürünen kadim bir merhametin tezahürüdür.
Hartum Üniversitesi Rektörü Ahmed Muhammed Süleyman’ın, Sayın Cumhurbaşkanımızı takdim konuşmasında söylediği;
“Sayın Cumhurbaşkanı, bunlar Sudan’ın gençleridir. Seni bekliyorlardı. Seni uzaktan görüyor ve dinliyorlardı. Bu ümmeti kalkındırdığınızı gördüler. Düşmanların karşısında dik durduğunuzu gördüler. Gazze’ye yapılan ambargoyu hafiflettiğinizi gördüler. Kudüs konusunda zafer kazandığınızı gördüler. Arakan’daki Müslümanlara yardım ettiğinizi gördüler. Yeryüzünün tüm topraklarında zalimlerin karşısında dimdik durduğunuzu gördüler. Sizin zalimler karşısında, ‘hayır, binlerce kere hayır’ dediğinizi gördüler.” sözleri esasında Nijerli bebeği kundağa sarıp sırtına alan bir hemşirenin atalarının, dün tüm mazlumları merhamet kundağına aldığı gerçeğiyle açıklanabilir ancak.
Bu samimi konuşma ve teveccüh, her yıl milli gelirinin ciddi bir kısmını insani yardım için ayırarak “Dünyanın en cömert ülkesi” olan bir ülkenin liderinden başkasına da yapılamazdı.
Reisi Cumhurundan, hemşiresine kadar, şefkat ve merhamet membaı bir Millet, umulur ki dünyanın ölen vicdanını uyandırır. Bütün uyuyanları bir uyanık uyandırmaya kâfidir. Belki uyuyan vicdanlarda da durum böyle temayüz eder, kim bilir. Zira şefkat öyle bir dildir ki, sağır da işitebilir, kör de okuyabilir.
Mülkiye sadece bir hemşirenin adı değil, bir ruhun, bir milletin, bir insanlığın vicdanı, ülkemizin iftihar vesilesi Sağlık Elçilerimizden yalnızca birisidir.
Sağlık ve afiyet içinde kalınız.