Seçime üç gün kalmış durumda ve heyecan dorukta. Hepimiz bu seçimin seçimlerden bir seçim olmadığının farkındayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti millet iradesini güçlendiren bir politikayı benimsediği, eski bozuk müesses nizama karşı bir muhalif hareket olduğu için, seçimler son 16 yılda her zaman farklı bir öneme haiz oldu. Dolayısıyla her seçim istikrarı koruyan, vesayet girişimlerini dizginleyen bir etkiye sahipti.
Aslında seçimi yüzde 50+1 çıtasına yükselten Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en temel nedenlerinden birisi de bu süreçti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti hep şöyle bir düşünce içinde oldu: “Ne olacaksa bu milletin kararıyla olsun. Milletin verdiği karar en hayırlısıdır. Kaderimizi dış güçler ve iç vesayet odakları değil, milletimiz çizsin.”
Hangi seçim önemsizdi ki? 2007 yılını hatırlıyorum. AK Parti’nin cumhurbaşkanı adayının önünü kesmek için neler yapıldı neler… 367 garabeti, odalarına kilitlenen vekiller, 27 Nisan muhtırası, bindirilmiş kıtaların sokağa çıkartılması… AK Parti muhtıraya direnmiş ve erken seçim kararı almıştı. “22 Temmuz’da yapılan seçimler, seçimlerden bir seçimdi” diyebilir miyiz? Millet o seçimde AK Parti’nin oylarını yüzde 34’ten yüzde 47’ye çıkarmış, böylelikle bir darbeyi önlemişti.
Peki ya 17/25 Aralık FETÖ yargı/emniyet darbe girişiminden hemen sonra gelen üç seçim için “sıradan bir ülkede normal gündemle yapılan bir seçimdi” diyebilir miyiz? Değildi… Zaten 17/25 Aralık darbe girişimi bu üç seçim öncesine kasten denk getirilmiş, seçmenin Erdoğan’a olan güveni hedeflemişti. Ancak milletimiz bu seçimlerde de oyunu gördü ve tercihini sivil iradeden yana kullandı. 15 Temmuz’dan sonra da 17/25’in FETÖ kumpası olduğu kanıtlandı. Yani millet yine doğru kararı vermişti.
Şimdi ise 24 Haziran erken seçimlerine gidiyoruz. Yine bir sürü algı operasyonu yapılıyor, yine birçok mühendislik sergileniyor. Sözde millet ittifakının normal, organik süreçlerle ortaya çıktığını söyleyebilecek bir babayiğit var mı?
CHP, İP, Saadet ve DP’ye destek veren hem kadroların, hem de seçmenlerin kararlarını bu şekilde gözden geçirmelerinde yarar var. İyi niyetle verilen bu destek ne işe yarayacak, bu oylarla ne yapılmak istenecek? Bu önemli; çünkü her kararımızın bir vebali var. Nitekim bu partilerden arka arkaya gelen istifa haberleri de bu bilincin ve uyanışın bir habercisi olarak görünüyor.
Ben vatandaşlarımızın sağduyulu ve tecrübeli olduğunu çok iyi biliyorum. Onca algı operasyonunun içinde, başka Türkiye ve başka Erdoğan olmadığını şu süreçte çok iyi anlamış durumdalar. Ülkemize yıkımdan ve kaostan başka hiçbir şey vaat etmeyen, “Tam Bağımlı Türkiye” hedefinde ilerleyen benzemezler ittifakına gerekli cevabı milletimiz bu kez de verecektir.