Uzmanlar defaatle uyardı.
“Covid-19 illetini kazasız belasız atlatmanın yolu bağışıklık sisteminizin güçlü olmasından geçiyor.”
Bağışıklığı güçlendirmek için önemli faktörlerden birisi ise kişinin moralini yüksek tutması.
Enseyi karartmayacak.
Meşrebinde varsa, dervişane “bu da geçer ya Hû” diyecek.
Yoksa “Biz hastalığı yenecek güçteyiz” diyecek.
Hulasa olura olmaza, süngüyü düşürmeyecek.
Sevinmeye, mutlu olmaya yer arayacak.
Bünyeyi güçlü tutacak.
Ta ki illet bir şekilde erişirse, şahsın onunla mücadele etmeğe gücü olsun.
Buna mukabil milletin morali de bozulmayacak.
Dört duvar arasında vaktinin çoğunu, öf-pöf ederek geçiren eşin dostun morali tahkim edilecek.
Fakat kime anlatıyorsun?
Etraf Anadolu’da “Dili fitne-fücur herif” dedikleri cinsten adamlarla dolu.
Tutamıyor kendini bir kötülük görmeden.
Dünyayı gri görüyor.
Yaz-kış gri görüyor.
Eminim bazen kapkara da görüyordur.
Mücessem misali Fatih Portakal…
Duramadı, şu acayip tiviti attı:
“Dünyada vakaya karşı ölüm oranı: %4’ün üzerinde. TR’de bu oran %2,5’lar civarı. Ortalamanın altındayız diye SEVİNMEYİN, çünkü bizde test yetersiz. Yarından itibaren test adeti artacak. Sonuç ne olacak göreceğiz. Hala neden radikal önlem almıyorsunuz sayın @drfahrettinkoca?”
Tut kelin perçeminden.
Sevinmeyin diyor seninki.
Sakın sevinmeyin!
İkisi günlerce yoğun bakımda kalmış yirmi altı hastamız iyileşmiş.
İlletin yenilebileceği ispat edilmiş yani.
Yirmi altı can kurtulmuş, fakat siz yine de sevinmeyin.
Bütün dünyanın karantinada mutlu olmaya, bahane aradığı şu günlerde “sevinmeyin” diyor.
“Ruhunuz kara kalsın, ben başka yerde mayalayamam fitne fücurumu” der gibi.
“Sakın sevinmeyin, her şey daha da fena olacak” diyor.
İnsanlar ne kadar kritize, ne kadar protest olursa seninki o kadar izleniyor.
Fakat onunla alakası yok “sevinmeyin deyişinin”…
Ruhu gri, gözlerinin feri gri… Tam olarak o sebeple.
Fakat cahil, çok cahil hem de.
En basit matematik kaidesini bilemeyecek kadar cahil.
Hadisenin artması, ölüm oranının sabit kalması halinde oranın düşeceğini bilmiyor.
Bakın bunu bilmek için istatistik okumaya gerek yok.
Azıcık hesap kitap bileceksiniz, SPSS cahili olmanızın bir ziyanı yok.
Çok sevgili Kasap Bülent abim bilir mesela.
Koyar tezgaha paçaları başlar saymaya…
“Bir kuzuda dört paça, iki kuzuda sekiz paça, üç kuzuda on bir paça… Hmm kuzulardan biri topal demek ki. Oran düşmüş” der.
“Yükselmiş” demez.
Demez, zira Kasap Bülent arif adamdır, alaylı kasaptır.
Neşeli adamdır, pozitif adamdır, güleç yüzlüdür, iç dünyası aydınlıktır.
İki dilim sucuk ile dünyasını aydınlatır insanın.
Hem de en baharatlı, en acı sucukla yüzünüzü güldürür.
Aynı tatlı sandığınız Portakalın içinizi kararttığı gibi.