Son zamanlarda yaptığı şovlarla milli bir figür olmadığını yeterince kanıtladı. Halbuki biraz dürüst ve cesur olsa, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun davetine uyarak kumpasın peşine düşse Kemal Kılıçdaroğlu, bu kadar pervasız davranamazdı. Kemal Bey’e söylenecek çok söz yok; o, FETÖ’nün kolunun altına sıkıştırdığı dosyalarla kariyer basamaklarını çıkmış, kaset kumpasıyla “genel başkan” olmuş bir isim. Peki ya Deniz Baykal? Neden hâlâ kaset kumpasını yediği günün sabahında olduğu gibi Gülen’e “teşekkür ettiği” ve “selam çaktığı” yerde duruyor? Tuhaf değil mi? Her şeyden önce ayıp, hem de çok ayıp.
Türkiye’nin içinden geçtiği şu kritik dönemeçte iman ve imkanlara çevirmekten başka çaremiz yok. 16 Nisan sonrası sistemsel dönüşümle birlikte her türlü meydan okumaya hazır devlet kurumları, teknoloji ve insan kaynağı oluşturmak Çanakkale’de imkansızlıklarla boğuşan, 15 Temmuz’da göğsünü siper eden millete karşı hepimizin vazifesi. İman ile imkanı birleştirmek zorundayız.
Soğuk Savaşın bitimden sonra Batı’nın Türkiye karşıtlığını saklamadan açıkça ortaya koyduğu bir sürece girmiştir; bilhassa küreselleşme rüzgârlarıyla birlikte Türkiye’nin yeni Ortadoğu siyaseti bölgesel gelişme eğilimine yönelince söz konusu Batı’nın yıkıcı siyaseti iyice görünür olmuştur. Yüz yıl sonra bir sayfa tamamen kapanıyor… Türkiye Batı’ya bağımlılık ilişkilerini söküp atıyor. Parlamenter sistem adı altında örgütlenmiş mevcut sistem içinde bürokratik tahakküm geleneği ile Batı vesayetini üreten yapı milli ve demokrat bir tavırla tasfiye ediliyor. Kıyamet bundan kopuyor.
İkinci Dünya Savaşından sonra, ABD ülkeler serbestçe birbirinden emtia alıp satabildikleri taktirde, tüm ekonomilerin kazanacağı ilkesini dünya’ya kabul ettirmişti. Ancak şimdi ABD’nin başına gelen Trump yönetimin dış ticaret anlaşmalarını peş peşe iptal etmesi , global çapta ülkeleri, ABD’yi dahil etmeden dış ticaret anlaşması yapmaya mecbur bıraktı.
9 Eylül 1981'den önce ilk kez sigortalı olmuş kadınlar ve 23 Mayıs 2002 itibarıyla 15 yıl sigortalılığı bulunan kadınlar 50 yaşında ve 3.600 prim günüyle, 9 Eylül 1976'dan önce ilk kez sigortalı olmuş erkekler ve 23 Mayıs 2002 itibarıyla 15 yıl sigortalılığı bulunan erkekler 55 yaşında ve 3.600 gün primle emekli olabilirler.