Büyük ve kutlu bir destandı o! Bu milletin tarih boyunca yazdığı sayısız destanların son halkasıydı. Batılı işgalci güçlere karşı yazdığımız o destan, Milli Kurtuluş Savaşıydı ve 19 Mayıs’ta Samsun’dan başlamıştı. Dün kutladık onu…
Ne demişti Mustafa Kemal:
“Rica ile merhamet ve dilencilikle bir millet ve devletin şeref ve istiklali kurtulamaz. Türk Milleti bunu unutmamalıdır.”
Ama biz unuttuk bunu!
Pardon, “biz” kelimesi biraz ağır kaçtı. Biz değil, daha çok “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diyenler unuttu bu sözleri. Bunlar, genellikle O’nun siyaseten söylenmiş ve nihai hedef olan “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” sözlerinin arkasına saklandılar. Atatürk’ün “Sulh istiyorsan hazır ol cenge” sözlerinde vücut bulan tavır ve politikalarını bir kenara attılar.
“Bizim ne işimiz var Suriye’de” dediler. Mustafa Kemal’in Fransız Elçisine “Gerekirse Cumhurbaşkanlığından ayrılır, çizmelerimi giyer, orada gerilla savaşı yaparım” şeklindeki sözlerini unuttular.
Fırat Kalkanı Operasyonu sırasında homurdandılar. Mustafa Kemal’in TBMM’deki gizli görüşmelerde o bölge ile ilgili söylediği sözleri ve verdiği önemi bir kenara attılar.
Afrin’de yürütülen Zeytin Dalı Harekâtı sırasında da yüzlerini buruşturdular. Mustafa Kemal’in Talat Paşa’ya yazdığı mektuplarda yer alan “Anadolu’nun İngilizlere karşı savunması Afganistan’da başlar” sözlerindeki derinliği de algılayamadılar.
Ricacılık üzerine ürettiler bütün söylemlerini. Bunun adına da “diplomasi” dediler. Sahip olunan gücün gölgesi müzakere masasına düşmediği sürece diplomasinin hiçbir işe yaramayacağını bir türlü algılayamadılar. “Mustafa Kemal’in askerleri” Mustafa Kemal’i hiçbir zaman anlayamadılar!
O’nun bütün söylem ve eylemlerini bir kenara attılar. Kendilerine göre bir Atatürk ürettiler. Şimdi onun peşinden koşuyorlar…
***
Türkiye bugün yeni bir mücadelenin içinde…
Yaşananların Milli Kurtuluş Mücadelesinden farkı yok. Dün, Anadolu’yu işgal eden emperyalist güçler bugün de karşımızda!
“Olmaz” diyorlar, “yapamazsın” diye karşımıza dikiliyorlar…
Tek fark bugün alanda bizzat yer almayıp, taşeron kullanmaları. Hendekçiler onların adamları. Bölücüler ve destekçisi siyasi oluşumlar onların projesi. FETÖ onların içimize sokup, karşımıza çıkardığı bir oluşum. Zaman zaman kışkırtıp sokaklara saldıkları çeşitli güçlerin arkasında yine onlar var.
Bakıyoruz, “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye bağıranlar da onlarla kol kola!
Mesela, emperyalistlerin dümen suyundan çıkıp çok yönlü bir dış politika izliyoruz. Menfaatlerimiz doğrultusunda Moskova ile ilişkilerimizi güçlendiriyoruz. Batılı emperyalistlerin vermedikleri S 400 gibi silah sistemlerini Ruslardan sağlamak için harekete geçiyoruz. Bakıyoruz, “Bağımsızlık benim karakterim” diyen Mustafa Kemal’in yolundan gittiklerini iddia edenler hiç de mutlu değil.
İçeriden ateşe başlıyorlar…
Hep birlikte NATO askerliğine soyunuyorlar. Türkiye’deki iktidarı vurmaya çalışırken, aslında Mustafa Kemal’in verdiği mücadeleyi de ayaklar altına alıp çiğniyorlar.
***
Önceki gün İslam İşbirliği Teşkilatı, İstanbul’da Kudüs için olağanüstü toplandı. Ardından bir sonuç bildirisi yayınlandı… Türkiye’nin öncülük ettiği toplantıdan çıkan o bildiride de 19 Mayıs Ruhu vardı. İşgalcilere karşı son derece ağır ifadeler kullanıldı. Filistin’de yaşananlar, “insanlık ve yasa dışı utanç verici eylemler” olarak değerlendirildi.
Sadece İsrail değil, büyük emperyalist ABD’ye karşı da bayrak açıldı. İşgalcilerin insanlık dışı eylemlerinin baş sorumlusu olarak ilan edildi.
Ricacı bir üslup kullanılmadı…
Merhamet dilenciliği yapılmadı. Son derece sert ifadelerle bir dizi yaptırımı hayata geçirme kararı alındı. Uluslararası topluma önemli çağrılar yapıldı.
“Mustafa Kemal’in askerleri” yine kıllarını kıpırdatmadı. İstanbul’dan insanlık düşmanı emperyalistlere karşı yükselen bu sesi hiç biri duymadı. Aralarından “İşte Mustafa Kemal Türkiye’si budur” diyen çıkmadı. Ama 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı dolayısıyla bol bol nutuk attılar dün… Oysa Batıdan Türkiye’yi suçlayan bir çağrı yapılsaydı, alayı “hazırola” geçerdi bunların. Sakın ola “hayır” demeyin, gerçekleri kabul etme erdemini gösterin. Millet görüyor, son dönemde hep öyle yaptılar ve yapıyorlar. Tabi samimi Atatürkçüleri kastetmiyorum.
Çünkü, Mustafa Kemal’in “Hangi istiklal vardır ki ecnebilerin telkin ve tavsiyeleriyle yükselebilsin!” sözlerini de çoktan unuttu onlar.
Taşeron oldular, taşeron!..