Pakistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan ve de Çin’den kredi almak zorunda. Pakistan’da yapılan IMF kurtarma operasyonu da, IMF’nin peşpeşe tam 12’inci operasyonu. Pakistan 1980’den bu yana sürekli borç sağlayarak yaşamını devam ettirmiş. Zaman içinde büyüyememiş, üretim yapamamış ve sürekli borçlanma gerçekleştirmiş.
Ama borç şimdi o kadar yüksek ki, IMF verdiği borçlar konusunda çok daha tedbirli olmak zorunda.
212 milyon nüfuslu, nükleer silahlı ve stratejik olan ülkeyi desteklemek de kolay bir iş değil. Sağlam bir IMF programı yapılması artık zaruri olmuş. Çünkü eğer Pakistan kurtarılmazsa ve ülke kendi ayağı üzerine de basamazsa da, ülke aşırı dozda Çin’e dayanmak zorunda kalacak. Bu yıl ülkenin gidişatı biraz yavaşlamaya ve ekonomisi de oldukça küçülmeye başladı. Çin, Birleşik Arap Emirlikleri ve de Suudi Arabistan da, İmran Khan iş başına geldiğinden beri borç olan 7.2 milyar doları talep etmek durumundalar. Durumu IMF’ye anlatmak, bu durum nedeniyle zorla gerçekleştirilebliyor. Ama eğer Pakistan’ın mali durumu yakında daha kuvvetli bir ekonomi haline getirilmezse, çözüm de kolay değil. Çin ve Pakistan ‘ekonomik koridor’ denen yol inşası borçlarını da ödemek zorundalar. IMF desteği de, bütün kamu kuruluşlarının borçlarının kısmen de olsa zaman içinde ödenmesini sağlıyor gibi.
Bu, IMF'ye son gidişimiz!
Döviz kuru da bu durumda serbest kalabiliyor. Ve yaklaşımlar uzun vadede etki yaparsa da, tüm vaatler gerçekleşmese de, sadece yarısı finansal açıdan kontrol altına alınırsa, Pakistan rahatlayacak ve ödemelerini kısmen yapabilecek.
Imran Khan da zaten “Bu IMF’ye gidişimizin sonu!” demekte. Bu tabii tümüyle gerçekleşmesi çok zor olan bir vaat. Ama ülke, daha iyi bir yapıya gelebilmek için de toparlanmayı gündeme de getirmeye çalışıyor.