Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna girmesine ‘içerde ve dışarda’ tepki gösterenlere şaşırmak gerekir mi? Batı sisteminin patronu ABD’nin, muhtelif kanallar üzerinden üstelik doğrudan gizli servislerin marifetiyle elde ettiklerinin yanı sıra bu yola müracaat etmeden sivil görünümlü kuruluşlar eliyle devşirdiği, Avrupa’nın medya ya da insan hakları gibi kuruluşlar üzerinden kendisine bağımlı hale getirdiği çok sayıda ‘devşirmeden’ bahsetmek mümkündür.
Bunların bir kısmı medyada, bir kısmı akademi ya da başka saygın kuruluşlarda muhtelif sıfatları olan, aralarında aydın, sanatçı gibi unvanlar taşıyanları da vardır. Batının bu ‘operasyonel elemanları’ boşuna beslemediği herkesin bildiği bir şey olmalıdır; bu güruh tam da bugünler için kendisine verilen işi yapmaya zaten hazırdır; bu sebeple bunların medyada, içeride veya dışarıda çeşitli platformlarda ABD veya Avrupalı kuruluşların ağzıyla Türkiye’yi suçlayıcı konuşma yaptıklarını görmek işin tabiatı gereğidir. Bunları muhatap almak yerine doğrudan sahibine bakmak daha doğru olacaktır.
ABD VE AVRUPA FARKLI MI?
Batı sisteminin bütün bölgeyi hedef alan bir planı olduğu, Ortadoğu ülkelerinin siyasal yapılarını değiştirmek, haritalarını yeniden çizmek istediği açığa çıkmış bir stratejidir fakat bu sistem içinde Türkiye’nin bölünmesinin etnik ve mezhepsel olarak parçalanmasının öncelikli olarak Avrupa ülkelerinin hedefi olduğunu görmek gerekir; bir süredir ABD bu hedef doğrultusunda uzun zamandan bu tarafa çalışan Avrupa’nın önüne geçerek inisiyatifi ele almıştır denilebilir; bir anlamda ABD ile Avrupa arasında bir öncelik farkı vardır. ABD öncelikli olarak İran’ı hedef haline getirmek isterken Avrupa açısından Türkiye bir an önce ‘çözülmesi gereken bir problemdir’.
ABD başta olmak üzere Avrupa’nın da dâhil olduğu Batı sistemi giderek hegemonik üstünlüğünü kaybetmektedir; bilhassa yaşlanan, yaratıcılığını ve değişim üretme kapasitesini yitiren Avrupa açısından Türkiye’nin gelişmesi, hızlı bir ekonomik büyüme sürecini yaşaması, Ortadoğu’ya, Asya’ya ve Afrika’ya açılması kısa vadede Avrupa ülkeleri için ciddi bir sorun olarak görülmektedir.
OYUN BOZMAK
Avrupa Birliği projesinin hızla anlamsız hale gelmesi üzerine, Ortadoğu’da Müslüman, demokrat, modern bir ülkenin yükselmesi ve bunun dünkü sömürgelere model olması, yeni bir işbirliği ve dayanışma zemininin yükseltmesi anlamına gelecektir ki bu durum bu coğrafyada Avrupa sömürüsünün ve hegemonyasının kaybolmasının önünü açacaktır. Batı için bunu önlemenin yolu, Türkiye’nin etkisiz bir ülke haline getirilmesinden geçmektedir; bu ise etnik ve mezhepsel eksende bu ülkenin istikrarsızlaştırılmasıyla ilgilidir.
Şimdi Avrupa’nın, PKK/PYD terör aracının ABD’nin kontrolüne geçmesine değil de Türkiye karşısında bu terör yapılanmasının yalnız bırakıldığını düşünerek ABD’ye öfke duyduğunu görmek şaşırtıcı değildir; bu yüzden Avrupa’da Türkiye düşmanlığının artması da sürpriz olmaz. Avrupa Birlikçiler neredesiniz; Türkiye patronlarınızın oyununu bozuyor!