Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en büyük önceliklerinden birisi, kurumlar arasındaki eşgüdüm ve işbirliğini artırmaktı. Özellikle güvenlik ve dış politika kurumları arasındaki eşgüdüm ve işbirliği Türkiye’deki herkesin hayatına doğrudan yansıyor. Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve tabi ki tüm alt kurumlarıyla Cumhurbaşkanlığı arasındaki koordinasyonun artmasıyla özellikle terörle mücadeledeki başarı arasında pozitif bir korelasyon var.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Türkiye hem yurtiçinde hem de yurtdışında terör örgütlerinin belini kırma yönünde muazzam bir ilerleme kaydediyor. DEAŞ’ın şebekeleri birer birer çökertildi. PKK yurtiçinde perişan halde, örgüte katılımlar en dip noktalarda. FETÖ’nün kripto yapılanmaları de birer birer deşifre ediliyor. Bu durumun başlıca sebebi yukarıda bahsettiğim ve aşağıda bahsetmeye devam edeceğim kurumlar arası koordinasyondaki artış. Fakat bir diğer önemli sebep ise, FETÖ’nün devlet kurumlarından temizlenmesidir. FETÖ’nün devletten tasfiyesiyle nicelik olarak gerileyen kurumlar, nitelik olarak ilerlemeye devam ediyor. Bir Truva atı vazifesini üstlenen ve girdiği kurumun mahremini çalıştığı terör örgütü ve istihbarat kurumlarına açık eden FETÖ olmadan devlet kurumları terörle çok daha etkin mücadele ediyor.
Etkin mücadelenin bir güvenlik bir de dış politika kurumlarına bakan iki yönü var. Bir taraftan başta Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’nin terörle mücadelesini muhataplarına yılmadan anlatmaya ve müttefiklerin işbirliği derecelerini artırmaya devam ediyor. İade edilen teröristler, faaliyetleri sınırlanan terör örgütleri, Türkiye’ye devredilen okul ve diğer kurumlar, Dışişleri’nin yoğun çalışmalarının sonucu. Tabii ki özellikle okullar bağlamında Maarif Vakfı’nın büyük rolü var. Yurtdışında terörle mücadelede muhataplara karşı tam saha pres devam ediyor.
Bu pres güvenlik kurumlarına alan açıyor; kurumların işlerini kolaylaştırıyor, etkinliğini artırıyor. Milli İstihbarat Başkanlığı, TSK, polis ve jandarma arasındaki Cumhurbaşkanımızın riyasetindeki eşgüdüm hem zaman kaybını engelliyor hem de terörle mücadeleyi tarihte hiçbir zaman olmadığı gibi etkinleştiriyor. Terörle mücadelede ortaya koyulan yeni konsept- yani mücadelenin sınır ötesinde başlaması ve önleyici metotlarla sürdürülmesi- ürünlerini vermeye devam ediyor. S-İHA’lar başta olmak üzere yerli teknolojimiz fark yaratıyor. Sınır ötesi operasyonlar Türkiye’nin sınır ve iç güvenliğine büyük katkılar sunuyor.
Sincar’da etkisiz hale getirilen KCK’nın Sincar sorumlusu terörist İsmail Özden ve yanındakilere yönelik operasyon bu eşgüdümün ve terörle mücadele konseptinin son ürünlerinden. Mevcut durum bu tür operasyonların devam edeceğine dair güçlü işaretler veriyor.