Daha önce de defalarca yazdığım gibi Batı basınının ciddi bir kalite sorunu var. Bu sorunu belgelemek ve bilimsel olarak kullanılır hale getirmek istiyorsanız ana akım mecraların Türkiye hakkında yayınladıkları yazıların bir dökümünü yapmanız yeterli olacaktır. Batı medyası tarafından idealleştirilen ve hatta putlaştırılan kalite standartlarının, söz konusu Türkiye olunca tel tel dökülmesi temelde iki noktaya işaret eder:
Ya mezkur kalite standartlarında ciddi ve yapısal bir takım sorunlar var. Bu standartlar bir makalenin orijinal bir fikir ortaya koymasını, yazıların bayat tekrarlardan ibaret olmamasını, genellemelerden kaçınılmasını, nefret söyleminin engellenmesini, linç çağrılarına yer verilmemesini ve en ufak zeka parıltısı bile göstermesini sağlayamayabiliyor. O kutsallaştırılan yazım kılavuzuna uyan bir yazar pekala iptidai zeka seviyesinde, vasat altı argümantasyon yeteneğiyle ve bir konuya ait tüm önyargı ve hurafeleri bünyesinde barındırarak Batı’nın ana akım dergi ve gazetelerinde yayınlanacak bir yazı yazabiliyor.
Ya da bu kalite standartları aslında her muhatap için sabit bir standart içermiyor. Daha doğrusu standartlar yazının konusuna ve yazarın kişiliğine göre fazlasıyla değişiklik gösterebiliyor. Standartların siyasi hedeflere kurban edildiği noktada da ortaya ucube, operasyonel ve nefret ilanı yazılardan başka bir ürünün çıkması da imkansızlaşıyor.
Newsweek’te yayınlanan en son Türkiye yazısından müstakil olarak bahsedecek değilim. Yazının da yazarların da ciddiye alınacak hiçbir tarafları yok. Ne Türkiye’yi biliyorlar ne de orijinal bir fikir ortaya koyabilecek en ufak bir zeka parıltısı gösteriyorlar. Bu absürt ve klişe yazıya sayfalarında yer veren Newsweek de kendisini, amacını ve gidişatını sorgulasın. Arşivlerinde kısa bir aramayla son yıllarda Türkiye hakkında yayınladıkları yazılara bir göz atsın. Bu kadar bariz bir Türkiye obsesyonunun ve operasyonel yayıncılığın Newsweek’i Der Stürmer’den ne kadar farklı kıldığını değerlendirsin.
Bu türde şimdiye kadar Batı’da yazılan yüzlerce klişe ve beylik ifadelerle dolu yazı, Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın al aşağı edilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin ehlileştirilmesi çağrısını yapıyor. 15 Temmuz’da da gördüğümüz gibi aslında bu yazılar da darbenin, terörün, ekonomik operasyonların da içerisinde olduğu, Batı’da bazı mecraların pişirdiği müdahale paketinin bir parçası.
Batı basınının klişelerine ve müdahale paketlerine karşı Türk halkının hiç de süslü kelimelere başvurmadan ve doğrudan, sandıkta, meydanda ve ihtiyaç duyulan her yerde ne tür tepkiyi verdiğine de güçlü arşivlere sahip Batı basını bakacaktır.
Bu kalitesizlik ve klişelere karşı Batılı okurların ise “bundan daha fazlasını hak ediyoruz” demesi lazım.