AKŞAM'ın manşeti gündemi belirledi.
Fitili Kılıçdaroğlu'nun avukatı Mustafa Kemal Çiçek ateşledi.
CHP'den "Partinin 650 milyonu yandaş anketçilere ve medya şirketlerine peşkeş çekildi" diyerek istifa etti.
TürkMedya Ankara Temsilcisi Melik Yiğitel'in imzasıyla haber, AKŞAM'ın manşetinde yayınlandığı andan itibaren partinin dikişleri atmaya başladı.
CHP kapak tutmayan kazan misali kaynıyor.
Parti içinde herkesin bildiği ama kimsenin dile getiremediği durumların görünür hale geldiği söyleniyor.
Bu tartışmanın "bir tarafında CHP yönetimi diğer tarafında da istifa eden Avukat Çiçek var" sanılmasın!
Öyle değil.
Partide her şeye karar verdiği iddia edilen dar bir kadrodan söz ediliyor. Bu kadrodaki isimlerin yapıp ettiklerinden rahatsızlık duyan CHP'lilerin büyük çoğunluğunun da Avukat Mustafa Kemal Çiçek gibi düşündüğü konuşuluyor. İddiaya göre tüm ipler bunların elinde ve kimin delege, parti meclisi üyesi, milletvekili, belediye başkanı, belediye meclis üyesi, belediyelerde genel sekreter hatta özel kalem müdürü olacağına bile işte bu kadrodaki birkaç kişi karar veriyor.
Dananın kuyruğunun koptuğu yer burası ve önümüzdeki süreçte CHP içindeki asıl kavganın bu denklem üzerinde yaşanacağı hissediliyor.
Peki kim bunlar?
Gelen işaretlerden öyle anlaşılıyor ki bu isimler muhatapları tarafından uygun bir zamanda açık edilecek.
Biz o zamana kadar hafıza tazelemekle yetinelim.
Mesela "Saraya giden CHP'li" tartışmasını hatırlayalım.
Muharrem İnce o iftiraya maruz kaldıktan sonra CHP içinde "dar bir kadroya" işaret etmişti ya...
Biraz daha geriye gidelim.
Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesi Muharrem İnce için "zil zurna sarhoş, kameraların karşısına çıkamaz" söylentisini yayanlar... Hatta Muharrem İnce'nin o gece sadece "kahve" içtiğini gözleriyle gördükleri halde sessiz kalanlar... Bir de seçim kampanyasında görevli fotoğrafçıya "Muharrem İnce'nin fotoğraflarını niye kötü çekmiyorsun" diye fırça kayanlar...
Neyse...
Tüm bu iddialar ete kemiğe büründükten sonra CHP yönetimi tarafından hiçbir soru işareti kalmayacak netlikte izah edilebilir diye düşünüyorum.
Gerçekten.
Dahası Avukat Mustafa Kemal Çiçek'in "650 milyonluk" iddiası karşısında CHP sözcülerinden birinin elinde faturalarla kameralar karşısına çıkıp "şu medya kuruluşları, ajanslar ve anket şirketlerine işte şu kadar ödeme yapılmıştır ya da yapılmamıştır" diyebileceğini sanıyorum.
Neden olmasın?
CHP şeffaf, demokrasiyi içselleştirmiş, yandaş trollere devlet hazinesinden gelen paraları peşkeş çekmeye sonuna kadar karşı duran ayrıca tüm iddiaları gönül rahatlığıyla yanıtlayabilecek özgüvene sahip bir parti...
Ben öyle düşünüyorum.
Değil mi yoksa?