Aradan aylar geçti nihayet Kılıçdaroğlu seçim gecesini anlattı. Muharrem İnce için “davet ettik ama gelmedi” dedi. Öyle ya seçim sonuçları netleştikten sonra koskoca Cumhurbaşkanı adayını kolundan tutup zorla genel merkeze getirecek halleri yoktu.
Kimilerine göre kolundan tutulsa da gelecek durumda değildi. İki koluna birden girilmesi ve sürüklenmesi gerekebilirdi.
Bilmiyoruz.
Peki Kılıçdaroğlu doğruyu mu söylüyor?
Muharrem İnce bu iddiayı “hayatımda gördüğüm en büyük siyasi yalan” diyerek reddetti.
Kılıçdaroğlu’na düpedüz “yalancı” dedi.
Dedi de ne oldu?
Hiç....
Peki bir şey olur mu?
Olmaz...
Neden?
Çünkü CHP’yi destekleyen kitle sorgulamayı sevmiyor. CHP’li siyasi aktörlerin yapıp ettikleri hiçbir şey, söyledikleri hiçbir söz onları düşünmeye sevk etmiyor.
Baksanıza Kılıçdaroğlu “bana bir felsefi derinlik gösterirseniz bırakın kurultayı yarın sabah genel başkanlık koltuğunu terk ederim” demiş.
Uyanığa bak sen...!
Düşünmeyen, sorgulamayan, daha iyisini hak ettiğine inanmayan bir kitleden “felsefi derinlik” istiyor. İyi güzel de bu kitle kendisinde olmayan bir şeyi ortaya koyabilir mi?
Koyamaz.
Bunu da en iyi Kılıçdaroğlu biliyor. CHP-sever kitlenin aklıyla nasıl bu kadar kolay alay edebildiğini sanıyorsunuz.
Demedi demeyin.
Yerel seçim sürecinde karşımıza yine el ele çıkar bunlar. CHP’den de kimse ses yükseltip “bu kadar pişkinlik de fazla ama” filan demez.
Ve bir kez daha “rozet tak rozet çıkar” tiyatrosunu seyrederiz.
Kılıçdaroğlu kendisine alenen “yalancı” diyen Muharrem İnce’yi herhangi bir şehirden CHP’nin belediye başkan adayı olarak gösterir mi? Gösterir.
Bunun karşılığında Muharrem İnce yalancı dediği Kılıçdaroğlu’nun elini bile öper mi?
Öper.
Nereden mi biliyorum?
İzmir’deki CHP-severlerin “Lağım kokusundan, çöpten, kirlilikten memnunuz yeter ki belediye yönetimi CHP’de kalsın” demelerinden. Kendi hayatlarından çalma pahasına CHP’de tutuklu kalmış bir kitle var. İzmir’deki kötü kokudan rahatsız olmadıkları gibi Kılıçdaroğlu ile İnce’nin birbirlerine “yalancı” demesini de dert etmezler.
Şimdi elinizi vicdanınıza koyup söyleyin.
Kılıçdaroğlu koltuğu bırakmak için bu CHP-sever kitleden “felsefi derinlik” istemesin de ne yapsın?