20 Eylül'de Ankara Kumrular Sokak'ta, 5 kişinin öldüğü 32 kişinin yaralandığı saldırının sorumlusu olan bombacının yakalanması için Amerikan televizyon dizilerindeki CSI (Olay Yeri İnceleme) yöntemlerine başvuruldu. Bir ilk gerçekleştirildi ve üniversitelerden yardım isteyen Ankara Emniyeti, bombacının MOBESE kameralarına takılan görüntülerinden ve bıraktığı izlerden kişilik analizini yaptırdı. Akademisyenler, bombacının eğitiminden olası mesleğine, davranışlarından nereli olduğuna kadar önemli saptamalar yaptılar.
***
MOBESE kayıtlarından ve görgü tanıklarının ifadelerinden 25-30 yaşlarında olduğu belirlenen, İstanbul Türkçesi ile konuşan, pahalı marka kıyafetler giyen, şapka takan saldırganla ilgili hala çok sayıda ihbar telefonu geliyor. Sakin tavırlarıyla dikkat çekmemeyi başaran bombacı hakkında görgü tanıkları benzer ifadeler vermiş, nazik ve rahat iletişim kuran biri olduğunu söylemişti. Öyle ki, arabada bomba düzeneğini hazırlarken son derece sakin olduğu gözlenen bombacı, arabadan indikten sonra ön lastiğe vurarak havasını kontrol edip otopark görevlisine gülümsemiş... Polise göre Kumrular bombacısı tam anlamıyla soğukkanlı bir profesyonel!
***
Öğrendiğimize göre Kumrular Sokak'taki saldırıdan yaklaşık 5 ay önce Ankara Çevik Kuvvet Müdürlüğü'nde görevli polisleri hedef alan benzer bir saldırı da ucuz atlatıldı. Sabah saatlerinde, Çevik Kuvvet polislerini taşıyan servis aracını hedef alan bombalı düzenek son anda fark edilip etkisiz hale getirildi.
***
Bu bilgileri Ankara Valisi Alaaddin Yüksel'e sorduk, 'Ankara polisine güveniyorum. En kısa zamanda bu saldırının sorumlusunu yakalayıp Ankara halkının önüne çıkaracağız. Arkadaşlarımız teknik bütün imkanlardan yararlanıyorlar. Her an 'işlem tamam' mesajı gelebilir' dedi.
Başımız sağ olsun!
Son ana kadar umutla bekledik ama olmadı! Meslektaşlarımız Cem Emir'i ve Sebahattin Yılmaz'ı kaybettik... Günlerdir enkaz başında umutla bekleyen ve CNN Türk'te 'İsyan duygumu kontrol edemiyorum. Bana hiçbir muhabirimin, arkadaşımın yaralandığını, kaybettiğimi gösterme Tanrım diye. Meslek hayatımın sonuna yaklaşıyorum, hala bu şekilde dua ediyorum' diyen DHA Genel Müdürü Uğur Cebeci'nin telefondaki sesi öyle hüzünlüydü ki! Cebeci, 'Depremde, enkaz başında umutla beklemenin ne kadar dayanılmaz olduğunu gördüm. O toz halindeki yıkıntıdan canlı çıkmaları çok zordu ama bir umutla bekledik. Ne yazık ki olmadı. İkisi de tertemiz insanlardı. Ne yapılması gerekirse yapacağız' dedi.
Ne yapalım biliyor musun Uğur Ağabey?
Hasarlı binalara insanları sokarak göz göre göre onları öldüren canilerden hesap soralım. Hem de öyle soralım ki, bir daha kimse bunu yapmaya cesaret edemesin!
Çuvaldızı kendimize batıralım
Eleştirim, deprem bölgesinde canla başla çalışan meslektaşlarıma değil, onların yöneticilerine! Enkazda arama-kurtarma çalışması yapan ekipler o taş, toprak, moloz yığınının altından gelecek iniltiyi duymaya çalışırken, canlı yayın arabaları, muhabirler, kameramanlar hepsi orada... Hiçbirinin yöneticisi demiyor mu, 'Kardeşim, siz orada bas bas bağırırken yaralıların iniltisi nasıl duyulabilir? Uzaklaşın enkazdan!' Onlar demiyorsa mülki amirlerin uzaklaşın demesi gerekmez mi? Ayrıca orada görev yapan tüm meslek mensuplarının travma terapisinden geçmesi de şart! Biz daha hasarlı binayı tespit edip oraya insan sokmamayı başaramazken bunlar çok lüks ama...