Yemeğin ve mutfağın ‘Doğu – Batı meselesi’ndeki yeri, besin zinciri, beslenme adabı, kıtlıklar, zengin mutfaklar, Osmanlı’da asker ve saray mutfakları, dünyanın moda akımı ‘slow food’... Yemek hakkındaki her şey ‘Yemekte Tarih Var!’da...
26-28 Nisan 2010 tarihlerinde Bilkent Üniversitesi’nde düzenlenen ‘Yemekte Tarih Var’ isimli sempozyuma sunulan bildirilerden on beşi, editoryal bir çalışmayla kitap haline getirilerek Tarih Vakfı tarafından yayımlandı. Ayşegül Avcı, Seda Erkoç ve Elvin Otman’ın hazırladığı kitapta yemek tarihçiliği için enteresan notlar bulunuyor.
Kitap şu sözlerle sunuluyor okura;
YEMEK HAKKINDA HER ŞEY
“Tarihte yemek var; biliyoruz. Peki, yemekte tarih var mı? Günümüz tarihçiliğinde öne çıkan kültür tarihi çalışmaları ve yeni yaklaşımlar, tarihi; savaş meydanları, saraylar ve diplomatik görüşmeler arasında sıkışıp kaldığı kafesten çıkarıp gündelik hayatın tam da içine taşırken, insan yaşamının olmazsa olmazı yemek ve yemek kültürünü de incelenmesi gereken önemli bir alan olarak araştırmacıların dikkatine sundu. Tarihin, gelişen ve değişen yemek ve yiyecek kültürü üzerinden okunabileceği iddiasını ortaya atan bu çalışma, alanında önde gelen araştırmacıların Osmanlı, Avrupa ve Amerika bölgeleri üzerinden farklı dönemlere ilişkin yaptıkları çalışmalarla okuyucuya hem yemekteki tarihi anlatıyor, hem de tarihin temel metodolojik sorularına farklı ve yeni cevaplar bulmayı hedefliyor.”
DOĞU - BATI MESELESİ
‘Algılar ve Yaklaşımlar’ başlığını taşıyan ilk bölümde, mutfağın ve yemek tarihçiliğinin Doğu ve Batı dünyasındaki yansımaları, kavramlar ve akademik çalışmalar hakkında temel bilgiler veren bildiriler toplanmış. Besin zinciri, beslenme adabı, kıtlıklar, sanayi devrimi, göçler derken tarihçilerin fazla da önemsemediği bir konu olduğunu görüyoruz mutfağın…
OSMANLI’DA YEMEK KÜLTÜRÜ
Kitabın ikinci bölümü ‘Üretimden Tüketime Osmanlı’da Yemek ve Kültür’ başlığını taşıyor. Osmanlı ordusunun nasıl beslendiğinden, zengin konaklarının ikramlarına varıncaya kadar enteresan bilgiler ulaşıyor bizlere… Bu bölümde ‘Evliya Çelebi’ ve ‘Kahve’ bölümleri özellikle okunmaya değer.
Üçüncü bölüm, dünyada ‘slow food’ hareketinin mottosu olan, ‘Ne Yersen Osun’ başlığını taşıyor ve yemek üzerinden kimlik sorgulamaları yapıyor. Politika ise son bölümde, ‘Yemek, Politika ve Yeni Yaklaşımlar’ başlığını taşıyor…
Benim ilgimi en çok Mary Işın’ın ‘Kavata’ adlı makalesi çekti. Kavata, bir zamanlar Osmanlı sarayının gözdesi olan bir yiyecek ama sanıldığı ya da bugüne kadar bilindiği gibi yeşil domates değil… Mary Işın, araştırma sonucunda Bursa’nın bir köyünde yetiştirilen kavatayı bulmuş ve meyve, sap ve yapraktan oluşan canlı örneği 2009 yılında Oxford Botanik Bahçesi’ne götürerek bitkinin Afrika kökenli bir patlıcan olduğunu kanıtlamış. Dr. Ahmed İsa Bey’in Kahire’de yayımlanan, 1930 tarihli ‘Bitki’ adı sözlüğünde, Solanum aethiopicum’un Arapça adının bâdıncân-ı kavata olduğu kaydedilmiş.
Yemek tarihine meraklılar için vazgeçilmez bir kaynak. Kitaplığın ayrılmaz parçası olmaya aday…
BUGÜN NE PİŞİRSEM?
Eskiden duvarlara asılan, her gün bir yaprağı koparılan ‘Saatli’ takvimlerde o küçücük sayfaya neler neler sığmazdı ki? Mevsime uygun olarak üç değişik yemek de önerilirdi… Özellikle ev kadınlarının “Bugün ne pişirsem?” sorusuna karşılık gelirdi bu öneriler. Tijen İnaltong’un 2005’te ilk baskısı yapılan ‘Her Güne Bir Yemek’ adlı kitabı 170 yeni reçete eklenerek, yani bazı günlere en az iki yemek önerilerek yeniden yayımlandı. Kahvaltılar, yılbaşı şölenleri... Komşumuzun getirdiği helva, kandil pişisi, Muharrem aşuresi... Aydın’dan, Trabzon’dan, Diyarbakır’dan Ankara’dan tarifler...
BESİN UZMANI
Günümüzde sağlıklı bir yaşam için doğru beslenmenin ve yaşa uygun spor yapmanın öneminde pek çok bilim insanı birleşiyor.
Oktay Mete’nin bu kitabının rehberliğinde, sağlığımızın temel taşı gıdaların hangi vitamin ve mineralleri içerdiğini ve değerlerini yitirmeden nasıl hazırlanması gerektiğini sistematik bir şekilde öğrenmek mümkün. Sadece o da değil; gıdaları satın alırken nelere dikkat etmemiz gerektiği, hangi koşullarda saklanacağı, içerdikleri başlıca maddeleri, kalorilerini ve bizi hangi hastalıklara karşı koruduklarını kısa ve pratik bilgiler ışığında okuyabilirsiniz.
YEMEK BAĞIMLILIĞI
Yemekle ilgili bağımlılıkların, beyninizdeki kimyasal dengenin bozulmasından kaynaklandığını iddia ediyor Dr. Mike Dow. “Beyninizin salgıladığı ya da salgılamadığı kimyasalların sorumlusu siz değilsiniz. Ama onları kontrol etme, düzenleme ve değiştirme şansına sahipsiniz...” Yaşam biçimimiz ve felsefemiz sadece ruh halimizi değil yemekle ilişkimizi de belirliyor. Bağımlılık uzmanı Dr. Mike Dow, bizi daha sağlıksız ve mutsuz kılan gıdalara neden yöneldiğimizi açıklamakla kalmamış, bunlara duyduğumuz bağımlılıktan kurtulmak için 28 günlük bir program da önermiş.