Devlet bir yandan koronavirüs vakalarını tespit etmeye, olası bir yayılma tehdidine karşı tedbirler almaya, bu tedbirlerden ekonomik olarak zarar görenleri korumaya yönelik destekler sağlamaya çalışıyor.
Ailesine, çevresine ve toplumuna duyarlı vatandaşlar evinden çıkmıyor, kişisel tedbirlerini alıyor, temizliğine, çocuğunun uzaktan eğitimine yoğunlaşıyor.
Ama birilerinin en az koronavirüs kadar ‘tehlikeli’ ve insanlık dışı bir gündemi var: Sosyal medyadan sahte haberler yayarak paniği arttırmak!
Devlet bir de bunlarla uğraşıyor.
Dün, bu halk düşmanlarının kullandığı 316 sosyal medya hesabı daha tespit edildi.
Son bir hafta içinde yalan haber ve sahte belge yayınlayarak halkı korku ve paniğe sürükleyen; sağlık çalışanlarını ve devleti hedef gösteren paylaşımlar yapmışlar.
Hesapların arkasından kimler çıktığına bakınca şaşırmadım:
FETÖ’cüler ilk sırada;
Onları PKK/KCK ve DEAŞ terör örgütü yanlıları takip ediyor.
İçişleri Bakanlığı, ‘bu hesapların sahipleri hakkında adli işlem yapıldığı’ bilgisini paylaştı.
Bence yeterli değil.
Bu hesapların sahipleri ve sosyal medya adreslerini sosyal medyadan duyurmak da gerekiyor.
TÜRKİYE TESTTE GEÇ Mİ KALDI?
Çin, Güney Kore, İran, İtalya, İspanya, Fransa, Almanya, İngiltere ve ABD gibi ülkeler koronavirüsü ‘ülkeye girip yayıldıktan sonra’ fark etti.
Bu yüzden ‘ateşi yükselen herkesi sokaktan bulup test yaptırmak’la karşı karşıya kaldı.
O yüzden ‘test, test, test’ kuralı diğer ülkeler için ‘birincil önlem’ oldu.
Türkiye ise ‘dışarıdan girişleri’ kapatarak virüsün ‘sokağa yayılmasını’ önledi.
Riskli ülkelerden gelenleri karantina altına alarak ‘kaynağı kontrol etmeyi’ başardı.
Yayılmayı önlemek amacıyla da, testleri öncelikli olarak karantina ve risk altındaki kişilerden başlattı.
Yine de daha geniş önlem olarak;
Okulları kapatmakla 20 milyon kişiyi;
Halka açık işletmeleri kapatarak ve evden çalışmayı teşvik ederek en az bir o kadarını daha dolaşımdan çıkardı.
Ayrıca zorunlu olmayanlara ‘evde kal’ çağırısıyla; yaşlılara da evde hizmet götürmeyle olası bir yayılma riskini azalttı.
Yerli tanı kiti üretildi, Çin’den ek kitler getirildi.
Bunlar da öncelikle karantina altındakiler ve sağlık çalışanları olmak üzere yüksek risk grubundakilere dağıtılacak.
Ardından şüpheli sağlık sorunu yaşayan herkese test yapılacak.
Testler bir kez yapılmayacak; virüsün negatif sonuç verdiği bir testten sonra pozitife dönüştüğü dikkate alınarak tekrarlanacak.
“Türkiye neden test sayısında dünyanın gerisinde” sorusu ilk bakışta haklı görünse de, durum bu.
Türkiye şimdi günde 15 bine varacak testlerle dünyada ilk sıralara yükselecek.
Şu ana kadar kontrol altında olmayanlarda virüs tespit edilmemesi büyük avantaj.
Dileyelim, karantinadan, testten kaçarak virüsü çevresine bulaştıranlar çıkmasın.
‘TEMİZLİK’ VE ‘SOSYAL MESAFE’
Bir sorumluluk da sosyal medya kullanan bireylere düşüyor.
Sahibini tanımadığınız hesapların mesajlarını, sahibini tanıyorsanız bile kaynağına güvenmediğiniz mesajları paylaşmayın.
Güvenilir olmayan mesajları paylaşan ‘babanızın oğlu’ bile olsa, uyarın, duyarlılık göstermezse takibi bırakarak sosyal cezalandırma uygulayın.
Koronavirüse karşı en etkili korunma olan ‘temizlik’ ve ‘sosyal mesafe’yi sosyal medyadaki ‘virüslülere’ karşı da kullanmamız gerekiyor.
ETİMOLOJİ
İhtiyar: Arapça ‘hyr/iyi, seçkin, iyilik’ kökünden, ‘iyiyi, doğruyu seçebilme iradesine sahip olma’ anlamında kullanılır. Yine aynı kaynağa dayalı olarak, ‘özgür irade’ anlamında ‘ihtiyari’ ve irade dışı anlamında ‘gayrı ihtiyari’ şeklinde de kullanılır.
‘Yaşlı’ kelimesi bu anlamları karşılamaz.