Demokratikleşme adımları atılmadığı için mi?
KCK ve BDP cephesi, çekilmenin durmasını demokratikleşme adımlarının atılmamasıyla açıklamıştı.
Her zamanki koro da bu gerekçeye hak vermişti.
İktidar, demokratikleşme adımlarını atmaktan kaçıyor!
Demokratikleşme paketinin adımları duyulmaya başladığında ise BDP, ağız değiştirerek paketin yok hükmünde olduğunu ilan etti.
Bu yetmedi “KCK yeni bir karar alabilir” diyerek silahlara yeniden dönüşün yolunu yapmaya başladı.
Demek ki çekilmenin durdurulması kararı, demokratikleşme adımlarıyla bağlantılı değilmiş.
Bu gerekçenin kamuoyunu aldatmak, asıl talep ve beklentileri gizlemek için kullanıldığı şimdi daha iyi anlaşılıyor.
Oysa çekilme durdurulduğunda asıl nedenler bütün açıklığıyla izah edilse daha samimi ve daha ikna edici olurdu.
Siyasette bu kadar yalana başvurmak kaçınılmaz mıdır aslında? Sanmıyorum.
Koşullar değişebilir, talepler farklılaşabilir.
Bundan hareketle yeni taktik hamleler yapılabilir.
Blöf de çekilebilir.
Masaya yeni kozlar sürülebilir.
Bunlar siyasetin içinde.
Ama yeni bir pozisyon alırken suçu tümüyle karşı tarafın üzerine yıkmak adaletli bir davranış değil.
Bu tutum, asgari samimiyet ve güven zeminini ortadan kaldırır.
Ortada ciddi bir diyalog zemini var.
Bunu değerlendirmek siyasi maharet ister, çaba ister.
Bu çabayı göstermeden masadan kalkmak, büyük bir sorumsuzluk olur.
İki taraf için de geçerli bu.
“Ya istediklerimi verirsin ya da masadan kalkar giderim” tutumuyla fazla yol alınmaz.
Kürt hareketi, her an belindeki silaha davranacak gibi duruyor.
Sürecin başında bu hava yoktu.
Kürt hareketi birkaç ay öncesine kadar kendinden, yaptığı işten çok emindi; Demirtaş, “AKP sözünü tutmasa bile biz silaha dönmeyiz, demokratik yöntemlerle bu iktidarı sıkıştırırız” diyordu.
Ne oldu, ne değişti?
Geçen sürede bazı koşulların değiştiğini kabul ediyorum; ama silahlara tekrar dönecek kadar değil.
Öcalan’ın muhataplığının en üst düzeye çıkarılması gerektiğini düşünüyorum.
Fakat olur olmaz masaya silah sürülürse, bu imkânın da elimizden kaçmasından korkuyorum.
Ne kadar mükemmel politikacı olursanız olun, ne kadar muhteşem taktikler geliştirirseniz geliştirin siyaset, mükemmel bir tasarım işi değildir.
Masada silahla oynamak işleri çığırından çıkarabilir.
Mahalle kabadayısı gibi her an belinizdeki silaha uzanırsanız çatışma patlak verebilir.
Umulan, tasarlanan hiçbir şey gerçekleşmez.
Beyaz Türklerle koro halinde “Demokratikleşme olmadan barış olmaz” diyen Kürt hareketi değil miydi?
Bugün neden “demokratikleşme paketinden bizim beklentimiz yok” noktasına geldi?
Demokratikleşme paketinden bu ülkenin beklentisi var.
Kürtlerin, Türklerin, Alevilerin, gayrimüslimlerin beklentisi var.
Toplumun her kesiminin, her vatandaşın demokratikleşmeden beklentisi var.
Demokratikleşme paketine karşı çıkmak ulusalcıların işi olabilir ama Kürt hareketinin işi olamaz, olmamalı.
Onlar için demokratikleşme bir son, ama Kürtler için bir başlangıç olacak.
Muhalif siyaset, her şeye karşı çıkmak demek değildir.
AK Parti’ye muhalefet etmek için illa ona taş atmak zorunda değilsiniz.
Daha fazla demokrat olun, daha fazla özgürlükçü olun, daha fazla çözümden yana olun.
Bakın o zaman kendinizi bu kadar sıkışmış hissetmeyeceksiniz.