Felaket tellalları kapkara tablolar çizmeye davam etse de… “Battık batıyoruz, bittik bitiyoruz” tekerlemeleri sürse de… Döviz kuru yükseldikçe birileri zil takıp oynasa da…
Gemi, arkasında köpükler bırakarak rotasında tam yol ilerliyor. O köpükler de birilerinin uykularını kaçırıyor.
İşte Deniz Kurdu Tatbikatı:
Bu yıl Cumhuriyet Tarihi’nin en büyüğü gerçekleştiriliyor. Karadeniz, Ege ve Akdeniz’de 131 gemi, 57 uçak ve 33 helikopterle gövde gösterisi yapıyoruz. Bölgede bizi devre dışı bırakmaya ve haklarımızı gasp etmeye çalışanlara “biz hazırız” mesajını veriyoruz. Bize düşmanca yaklaşanlara, geçmişte atalarını bu topraklara nasıl gömdüğümüzü hatırlatıyoruz.
Üstelik dünden çok daha güçlüyüz bugün!..
Milli Savunma Sanayimizi geliştirdik. Harp sanayiinde millilik oranımızı yüzde 20’lerden yüzde 70’lere kadar çıkardık. Geçmişte 3-5 projemiz vardı, onlarla övünürdük. Artık 650 proje üzerinde çalışıyoruz. Milyarlarca dolarlık imkânlara ulaştık. Gelişmiş pek çok ülkeye silah satıyoruz. Sürekli olarak yeni projeler ortaya çıkarıyoruz.
1921’de düşman Haymana ve Polatlı’ya kadar geldiğinde Mustafa Kemal’in, TBMM’deki gizli oturumda yaptığı konuşmayı düşünüyorum! Askerin üzerine giyeceği iç çamaşırı, ayağına geçireceği çorabının olmadığını söylemişti. Bunun için Tekalif-i Milliye kararları çıkarılmış, her aileden bir kat iç çamaşırı, bir çift çorap, bir çift de çarık istenmişti.
5 Haziran 1964’te, ABD Başkanı Johnson, Kıbrıs’a çıkarma yapmayı planlayan İnönü’ye zehir zemberek bir mektup göndermişti. Adeta, “Siz neyinize güveniyorsunuz” deyip, Türkiye’yi silahsız bırakmakla tehdit etmişti. Yaptırmamışlardı bize o harekâtı.
İşte o günlerden bu günlere geldik. Son yıllarda öyle büyük atılımların altına imza attık ki, artık kendi silahlarımızla gövde gösterisi yapıyoruz. Hem de Atatürk’ün 1936’da kurduğu uçak fabrikalarının İnönü tarafından çeşitli bahanelerle kapatılmasına, milli savunma sanayimize büyük darbeler vurulmasına rağmen!
Rumların eski Dışişleri Bakanı Nikos Rolandis bugün geldiğimiz durumu, “Türkiye’yi durdurabilecek hiçbir gücün bulunmadığı” sözleriyle özetliyor. Yürütülen gerilim politikasının kendilerine zarar vereceğinin altını çiziyor.
***
Rolandis’in bu sözleri, günümüzde yaşananları da özetliyor aslında…
Türkiye sürekli olarak büyüyen bir güç! Emperyalist bakış açısıyla, artık sınırları zorlamaya başladı. Gerektiğinde Amerika’ya bile “dur bakalım” diyebiliyor. Suriye ve Doğu Akdeniz’de görüldüğü gibi milli çıkarlarını sonuna kadar savunuyor. S 400’lerde test edildiği üzere bağımsız kararlar verip, tehditlere pabuç bırakmıyor.
Ne yapmak lazım? Daha fazla ilerlemesini önlemek ve durdurmak lazım!
İşte bunu sergiliyorlar son dönemde. İç siyasetimizi yönlendirmeye çabalıyorlar, ekonomimize saldırıyorlar. Doğu Akdeniz’de önümüze engeller döşemeye uğraşıyorlar.
Doğaldır yaptıkları. Osmanlı’dan beri farklı davranmıyorlar zaten! Peki, içimizdekiler ne yapıyor? Felaket tellalları bağırıp çağırarak kime hizmet ediyor?
Bizim sıkıntımız budur işte!