Eski Türk filmlerinde patron, ‘holdinginin’ bahçe kapısından girer, ağaçlar arasında, bol yeşillikli iki, üç katlı bir binadır. 1960’ların sonu, 1970’lerin başında kurulmuş tüm sanayi tesisleri hemen hemen böyledir. Halit Narin’in Veliefendi’deki binası, Türk Ytong’un Pendik’teki tesisi ve daha pek çoğu. Dün Socar Türkiye Başkanı Kenan Yavuz ile birlikte Aliağa-Petkim Yarımadası’ndaki tesislere giderken önce lojman bölgesinden geçiyoruz. 4 bin kişinin yaşadığı şirin mi şirin, yeşillikler arasında bir kasaba.
Sanayi yatırımı yapılırken artık maalesef çoğunlukla yeşil alan göz önünde tutulmuyor. Sosyal sorumluluk sahibi, çevreye duyarlı olanlar ‘yeşil bina’ yapıyor o kadar.
Kenan Yavuz, 15 bin dönüm büyüklüğündeki Petkim yarımadasının yarısının ormanlık alan olduğunu ve bu alanı muhafaza edeceklerini söylüyor.
Ve ekliyor:
“Foça’da yanan orman arazisini de Ege Orman Vakfı ile birlikte Haydar Aliyev adına ağaçlandırdık. Yeni Şakran’da daha önce 2 bin zeytin fidanı dikmiştik, Yeni Şakran Cezaevi’nde de 400 fidan diktik, zeytinlik yaptık. Fidanlar 2-3 sene içinde büyüsün mahkûmlar işleyip zeytinyağı üretecekler.”
Zeytinyağı pazarına güçlü bir oyuncu daha gelecek demek ki!
Aliağa’nın adı çıkmış bir kere
Ege ekinde İzmir’in havasının, Türkiye’nin en kalitesiz sıralamasında yer aldığına dair bir yorumu okuyorum. Birtakım öneriler getiriliyor. Mücadele alanı olarak da Petkim yarımadası gösteriliyor.
Socar Türkiye Başkanı Kenan Yavuz ile yolculuğumuza eşlik eden şirket yetkilisi “Petkim’in adı çıkmış bir kere” diyor. “Hafta sonu Yeni Foça yoluna gelin, görürsünüz ipe asılan çamaşırlar demir tozu olur. Demir çelik tesisleri, hafta sonu rehaveti nedeniyle denetim yapılmadığından filtre sistemlerini kapatıyorlar. Aynı durum sabaha karşı saatlerde de geçerli.”
Kenan Yavuz, “İzmir’in havasını kirleten petrokimya veya rafineri değil” diyerek sözü sürdürüyor ve ekliyor:
“2004’ten bu yana 214 milyon dolarlık çevre ve çevre teknolojisine yatırım yaptık. 2007 Şubat’ında Başbakan Erdoğan’ın katılımıyla tehlikeli kimyasal atık giderme tesisimizi açtık. Atıkları yakarak enerjiye dönüştürüyoruz.”
Bilgisayar tahmini güvenilir mi?
Uçak yolculuklarımda mutlaka THY’nin Skylife iş dünyası ekine göz atarım. Dikkatimi çeken makalelerden birinde ‘bilgisayarlar, tahmin yapmada genellikle insanlardan daha iyidir’ yorumu vardı.
Piyasaya sürülecek bir ürünün başarısını tahmin etmek için bir bilgisayara mı, yoksa bir uzmana mı güvenirsiniz?
Son yıllarda bu ikisinden birini tercih etmek yerine ikisine birden güvenmenin gerçek cevaba götürdüğü kanısı oluşmaya başladı.
Bilgisayara nasılsın diye sorulmuş, tüm devreler yanmış fıkrası yakın tarihte tamamen geçerliliğini yitirecek. En basiti ‘Google amca’ tüm ‘bilgeliğiyle’, gazeteciliğin temel ilkesi olan 5n 1k ile sorulduğunda yanıt veriyor.