Bir insan ömrü boyunca tüm birikimini satıp, savıp, bir müze kurar mı?
Ressam ve akademisyen Pof.Dr. Hüsamettin Koçan iki yıl önce Bayburt'a 45 kilometre uzaklıktaki Bayraktar Köyü'nde Baksı Müzesi'ni kurdu.
Baksı, Bayraktar Köyü'nün eski adı, Hüsamettin Koçan'ın memleketi.
Köylüleri de 'Koçanoğulları'nın Hüsamettin delirmiş' demiş, başlarda. Hüsamettin Koçan, 'Ütopyaydı gerçekleştirdik' diyor, bir de şunu:
'Çocukluğumda çok masal dinlediğim için bu işe giriştim. Pembe ninemin masalları sayesinde bir şeyler yapabildim.'
Peki, bu 'ütopyanın' varlığının devamı nasıl sağlanacak?
'Benim kafa yapımla ancak müze kurulur, yaşayabilmesi için farklı disiplinlerden insanların dahil olması gerekiyordu. Faruk, 'sen para toplamayı beceremezsin. Kaynak yaratmak gerekir' deyince, ampul yandı' diye yanıtlıyor, gülerek.
Faruk dediği, Koleksiyon Mobilya'nın yaratıcısı Faruk Malhan.
Sanat projesine, istihdam da ekleniyor. Baksı Müzesi, Baksı Harekatı'nın merkezi oluyor.
Mesafe ve Temas
Lezzet kültürü ustası Engin Akın'ı geçenlerde aradığımda, 'Bayburtlu kadınlarla birlikte yemek yapıyoruz' diyordu.
Baksı Müzesi'nin yeni projesine hazırlıkmış.
Bu yılki etkinliğin adı, 'Mesafe ve Temas'. Amaç, Bayburt ile 'batı'nın daha doğrusu İstanbul ile arasındaki mesafeyi yok etmek, sanatla yaşamı buluşturmak.
Sergi ve atölye çalışmaları sanat, tasarım, moda ve yemek kültürünü kapsayacak.
Engin Akın, bölgede kaybolmuş lezzetlerin peşine düştü, üretimin aynı zamanda pazarlanabilir olmasını, yöre ekonomisine katkıda bulunmasını hedefliyor.
Faruk Malhan, farklı üniversitelerden seçilen 15 genç tasarımcıyı yönlendirecek.
Arzu Kaprol de, Studio Kaprol Tasarım Ekibi ile birlikte çalışacak ve Baksı için tasarımlara imza atacak.
Faruk Malhan'ın 'tasarım'ında ve Arzu Kaprol'un 'moda'sında, ürünler salt sergilemeye yönelik olmayacak, Bayburt'ta üretilebilir olması esas alınacak ve böylelikle yörenin istihdamına da katkıda bulunulacak.
Amaç, ütopyanın devamlılığını sağlamak ya...
Bir ara Hüsamettin Koçan'a 'Ürünlerin Baksı olarak patentini almayı düşünüyor musunuz?' diye sordum.
'Bilmem, hiç düşünmedim' dedi, bir sanatçının doğal tepkisiyle.Faruk Malhan gülümseyerek, 'Biz bunu da plana aldık' dedi.
Pinti doğa, cömert mutfak
Hüsamettin Koçan ve 'destekçileri' Faruk Malhan, Arzu Kaprol, Engin Akın ile buluştuğumuzda bir ara Engin Akın, 'Kusura bakmayın, tencerede yemeğim var' dedi, kalktı.
Yörenin muhteşem çorbasını yorumlamıştı Engin.
Tarifini veremeyeceğim, sormadım. Eski arkadaşımın yemeklerini her zaman yemeyi tercih ederim, öğrensem de onun kadar lezzetli yapamam.
Engin, Bayburt ve Baksı için 'Pinti doğa, cömert mutfak' yorumunu yapıyor. Yöre insanının mahareti bir yana, çok da doğru bir tespitte bulunuyor:
'Türk mutfağı zengin diyenlere, say deseniz dolma, börek, üç beş tane daha sayar. Biz Baksı'da sürdürülebilirliği olan gastronomi hedefliyoruz.'
Önce çocuklar sahiplenmiş
Kolay değil elbette, toplam 80 hanede 365 kişinin yaşadığı, son 10 yılda 40 evin boşaldığı, gençlerin gurbete gittiği Bayraktar Köyü'nde müze kurmak.
Yerel halk başta kuşkulanmış! Hüsamettin Koçan aktardı, biri demiş ki jandarma komutanına, 'Kumandan sen çok gidiyorsun ama bu adam kara para aklıyormuş.'
Sonra 'İsrail parası ile Rusya'yı gözetliyormuş' diyenler de çıkmış. Baksı'yı gözetleme kulesi zannedenler de, mabet diyenler de. Baksı'nın bahçesine uzay aracının konacağını bekleyenler de.
Hüsamettin Koçan, 'Bizi en önce çocuklar anladı, sahiplendi. Kadınlar anladı. Sonra gurbetçiler. En son esnaf ve eşraf sahiplenmeye başladı' diye anlatıyor.